Prens ve Peri Kız

Çok uzaklarda bir yerde özel bir pelerin varmış. Bu pelerini giyen ne isterse onu yapabilirmiş. Mesela uçmak istese uçarmış ve gökyüzünde bir kuş gibi süzülürmüş. Bu pelerinle kişi hem güzelleşir, hem de cesaretli biri olurmuş. Ve ömrünün sonuna kadar hiç hasta olmazmış. Dahası bu pelerini giyen pelerini çıkarmayana kadar istediği kadar uzun yaşarmış. Fakat bu pelerin devin bahçesinde bir yerde saklıymış. Mağaraya giden yolda dev gibi ejderhalarda varmış. Her ejderhanın yedi başı, her başı üzerinde de yedi başka başı varmış. Ejderhalar o kadar büyükmüş ki yerden göğe kadar boyları varmış ve bu ejderhalar toplam üç kardeşmiş. Bunları yenebilecek olan bir yiğit daha annesinden de doğmamış. Bu nedenle de hiç kimse ejderhaları aşıp o özel pelerine ulaşamamış. Bir gün prens bir peri kızına aşık olmuş. Bu peri kızı o kadar güzelmiş ki güldüğünde etrafı beyaz güvercinler sararmış. Ağladığındaysa gözyaşının döküldüğü yerde güller bitermiş. Kızın yüzü o kadar güzelmiş ki dudaklarının kırmızılığı güllerin kırmızılığını kıskandırırmış ve onun dudağından bir kez öpen bir ömür saadetine ulaşırmış. Fakat bu peri kızına prens aşk ilanı yapıp ne kadar sevdiğini söylese de, kız ona bir şart koşmuş. Beni seviyorsan, o kadar aşıksan ve benimle evlenmek istiyorsan o özel pelerini bulup giy ve o pelerinle yanıma gelip eşim ol demiş. Bizimki bu yolculuğa çıkacak kadar cesur olsa da ejderhaları yenmekten bir an için korkmuş ve onlara yem olmamak istese de onun kızın isteğini yapmaktan başka çaresi de yokmuş. Sabah olunca yola koyulan prens yedi dağ, yedi ova ve yedi deniz aşmış ve devin bahçesine kadar gelmiş. Devle karşılaşan prense dev,

-Geri dön yoksa ejderhalarım seni bir lokmada yutarlar, demiş. Bizimki,

- Bu kadar yolu yem olmak için gelmedim, demiş. Prens kınından kılıcını çıkarmış ve devin boynunu bir çırpıda bedeninden ayırmış. Dev ölünce bedeni küçülmüşte küçülmüş ve bir anahtara onun ölmüş bedeni dönüşmüş. Prens bunu alıp cebine koymuş. Sonra karşısına o mağaraya giden yol üzerinde kırmızı ejderha rastlamış. Ejderha,

-Belliki devi öldürmüşsün insanoğlu ama sevinme ölüm sırası şimdi sende, demiş. Ejderha prensin üzerine yürümüş. Prens en yakındaki ağaca tırmanmış ve ejderhanın 56 başını birden gövdesinden ayırmış. Bunun üzerine ejderha dumanlar içinde küçülmüşte küçülmüş ve kırmızı taşlı altın yüzüğe dönüşmüş. Prens yüzüğü alıp yoluna devam etmiş. Biraz daha ilerleyince de ikinci ejderhayla karşılaşmış. Bu ejderha sapsarıymış. Ejderha,

- Belli ki devi ve küçük kardeşimi öldürmüşsün ve ey insanoğlu sen ölümü bu yüzden çoktan hak etmişsin, demiş. Ve hızla ejderha prensin üzerine doğru hareket etmiş. Prens o sırada sağındaki tepenin üstüne tırmanmış ve devin 56 başını birden gövdesinden ayırmış. Bu sırada bu ejderhada erimişte erimiş ve bir asaya dönüşmüş. Prens bunu da yanına alıp yoluna devam etmiş. Sonunda tam mağaraya ulaştım derken arkasından bir ses duymuş. Oradan kaçıp mağaraya ulaşmış, ulaşmış ulaşmasına da mağaranın bir kapısı varmış. Kapının açılması için de bir anahtara ihtiyacı varmış. Tam o sırada cebindeki anahtar aklına gelmiş. Onunla mağarayı açıp pelerini almış ve sonrada o pelerini üzerine giyinmiş. Pelerini giydikten sonrada dışarıya çıkmış. Dışarıda onu ejderha beklemekteymiş ve bu ejderhada diğer iki ejderhadan daha büyük ve daha güçlüymüş. Rengi de yepyeşilmiş. Prens pelerin sayesinde havaya uçmuş ve ejderhanın 56 başını tek kılıç darbesiyle gövdesinden ayırmış. Bu ejderhada yana yana kül olmuş. Külleriyse inci küpeye, bileziğe ve gerdanlığa dönüşmüş. Prens bunuda cebine koymuş ve sevdiği peri kızının yanına gitmiş. Kız zaten bizimkini gördüğünde ona aşık olmuş, yine de bunu prense belli edip, söylememiş. Birazda kendini naza çekmiş. Prens sırtındaki pelerinle gelip kıza,

-İsteklerini yerine getirdim, benimle artık evlen, demiş. Prens, kıza kırmızı taşlı altın yüzüğü, inci küpe, bilezik ve gerdanlığı düğün hediyesi olarak vermiş. Kız bu hediyeleri almış ve sonra ona dört kız ve bir erkek çocuk doğurmuş ve kırmızı taşlı altın yüzük, incili küpe, bilezik ve gerdanlığı kızlarına pay etmiş, asayı da oğluna vermiş. Onlarda yarı insan yarı peri oldukları için güçleri sınırlıyken bu hediyelerdeki sihirli güçler sayesinde üstün güçlere sahip olmuşlar. Bu sayede de birer periye dönüşmüşler. Çok mutlu yaşamışlar ve bu masalda böyle bitmiş.

www.zubeydeyalcinkaya.com