Dilencide Yolunu Bulmuştu

Dilenmek sanat işidir! Herkes dilenci olamaz dedi, usta dilenci, çırak dilenci çocuğa. Sonra oturduğu eski iskemleden kalkarak inşaat bodrumundaki boşlukta bir ileri bir geri yürümeye başladı. Üç-beş adım attıktan sonra çocuğa döndü ve konuşmaya devam etti.

-Öncelikle mesaiye dikkat edeceksin, sonra işini önemseyeceksin, her gün ve gün içerisinde de her saat aynı yerde durmayacaksın, öyle lüks giyinmekle olmaz bu iş, yeri geldi mi aç rolü oynamak için aç kalacaksın ve aç karnına çalışacaksın, su az tüketeceksin ki dudakların çatlamalı, çatlamalı ki yoldan geçen herkes ihtiyaç sahibi sansın seni, tabi bunlar yetmez, üstün, yüzün kirli ve lekeli olmalı, hatta elbisenin bazı yerleri yırtık ya da sökük, en önemlisiyse kışın ince giyinmeye alışmalısın, ayak kabınsa olabildiğine eski olmalı… Bir de bunlara ek yalandan da olsa ya çok hasta olacaksın ya da sakat, anladın mı çocuk dedi adam.

Çocuk yarı korkak, yarı çaresiz ve yarı başka çarem yok der gibi bembeyaz yüzündeki daha henüz kirlenmemiş masumiyetiyle adama baktı. Adam önce cebinden kirli bir mendili çıkartıp masaya koydu ve üzeri 5 kuruş. Sonra çocuğa bakarak, asla mendilin üzerine çok para koymayacaksın, koyduğun para bozuk para olmalı ve yoldan geçen insanın içini acıtacak kadar paranın azlığı gözlerine değmeli ki, gözü değenin vicdanı sızlayabilsin. En az vereni bile o beş kuruşa bakıp 20 katını verebilsin sana. Yoldan geçen kişi, vay be kimse bu çocuğa bir ekmek parası bile vermemiş diyebilsin ve sonra sana en az bir ekmek parasını vicdanı ve iyi niyet duasıyla mendiline bırakıp gitsin. En önemlisi ise yoldan geçenler sana para verdimi onu el çabukluğuyla cebine atmalısın. Hatta ara ara aldığın bozuk paraları market, bakkal, vb. yerlerde kağıt paraya çevireceksin. Böylelikle hem bozuk parayı taşımaktaki güçlükten kurtulmuş olursun hem de esnaftan kendine ahbap edinmiş olursun. Esnaf senin için: “o bizim dilenci” derler yetmez bir de sana dilenmende kolaylık sağlarlar.

Adam eliyle sakalını ovuşturup, sonra konuşmasına tekrar kaldığı yerden devam etti.

-Bizim işte yoldan geçenlerin her biri bir müşteridir. Onlara kendi dilenciliğimizi öyle bir pazarlamalıyız ki, müşteriyi ikna edip, kaçırmamalıyız. Yoksa malum inandıramadığımız her insan bir daha bize inanmaz. En önemlisiyse bizim meslek asla hata kabul etmez. Yoldan geçen sana bir kez para verir, ama sana para verdiğini unutmaz. İkinci kez onunla karşılaştığında, senin yalanını yakalarsa bir daha semtine bile uğramaz. Yetmez yanındaki diğer müşterilerin olan ya da olacak adayları da kaçmaları konusunda ikna eder, bazen bununla da yetinmezler sana beddua edebilirler, yanına gelip sana bağırıp hakaret edebilirler ya da polise şikâyet ederler, dedi. Sonra oda da derin bir sessizlik oldu. Adam konuşmaktan yorulmuş gibiydi. Ama söyleyeceklerinin bitmediği her halinden belliydi. Adam masanın kenarında duran sandalyeyi çekip oturdu. Çocuğa sende otur der gibi bir işaret yaptı. Çocukta ürkek bir tavırla adamın davetini kabul eden bir baş işareti yaparak, adamın yanındaki sandalyeye oturdu. Daha sonra çocuk elini yanağına dayadı ve adamın bitmek bilmeyen sözlerini dinlemeye devam etti. Çocuk bir dizinin serisini izliyormuş gibi sessizce adama bakıyordu. Adamın iri burun delikleri, boğa burnu deliği gibi açılıp kapanıyor ve adamın anlatmasının hararetinden deliklerden buhar etrafı yalıyordu ve bu ise çocuğa anlatılanların ne kadar önemli olduğunu sanki vurguluyordu. Adamın konuşması devam ederken, içeri Çakıl adlı kedisi kuyruğunu yukarı dikerek girdi. Adamın ayaklarına bir iki sürtündükten sonra, adamın ilgilenmemesi üzere bulunduğu yere uzanıp, tüylerini yalamaya başladı. Adam bu sırada çocuğun omzuna elini koyarak konuşmasını devam etti.

- Bak çocuk, dilenmede sabah saatleri önemlidir. Çünkü herkes işine gider ve o gün için mutluluk umuduyla yola koyulurlar. Sana vereceği para ise onun başındaki ne kadar bela varsa kurtulma sebebi olacağı için, sen onlar için oldukça önemlisin! Bu nedenle sabah saatleri önemli! O saatten sonra müşterin geziciler olur. Bunlar ise genelde boş geçen tayfadandır. Ama yine de ara arada olsa içlerinden para verenler çıkar. Öğle saatlerine gelince üç yerden birinde duracaksın cami önü, lokanta ya da hastanenin önünde. Böylelikle camiden çıkanlar tanrıya iyi bir mümin olduğunu ispatlamak, lokantaya girenler kendisi gibi bir açı doyurarak vicdanını kutsamak, hastaneden girip çıkanlarsa hayata tutunmak için umuduna dilek salmak ya da dua salmak isteğini sana verdiğiyle gerçekleşeceğine inanır. Unutma çocuk bizde iş 7:30’da başlar ve akşam 17:30 a da en geç 18:00 biter. Demiştim ya mesai önemli! Bu saatten sonra sokaklara karanlık hakim olur ve insanlar yavaş yavaş evlerine çekilirler. Bundan dolayı da bize bu saatten sonra ekmek çıkmaz. Çünkü insanların vicdanları yerine gece eğlenme isteği hakim olur dedikten sonra kolundaki saate baktı. Hadi bu günlük bu kadar yeter. Yarın sabah 7:00’de yanıma uğra. Uğra ki beraber ilk iş günü geçirelim ve anlattıklarımı sana uygulamalı olarak gösterebileyim. Hadi hayırlı olsun. Unutma işsiz kalmayacak tek işliler sokak köpekleri, kediler ve dilenciler, dedi ve güldü.