
Kutlu nöbet...
KUTLU NÖBET
Avrupalı değilmişiz! Böyle demiş haçlı
kindar
Sebep belli; Türk Müslüman, ilâhî bir
ülküsü var
Asla geçmez davasından kurulsa da ufkuna
dâr
Sarsılan şer saltanatı; Berlin, Paris mesken
bize
Dinle beni Vahşi Batı! Ey Avrupa, sözüm
size!
Bir savaşın ertesinde kırılmışken dönen
çarkın
Kimdi gelip imar eden çalsın diye yine
şarkın
Ne oldu da değiştiniz; ecdadından nedir
farkın
Davul ile karşılarken gar önünde atan beni
Ağzınızdan çıkan diken; teşekkürün, vefan
hani?
Dilinizde yok hiç
ayar, insan biraz hicap duyar
Barışgücü(!) askeriniz acımadan cana kıyar
İlla kavga
diyorsanız; kaçan namert, bize uyar...
Türk deyince kalem susar; dile gelir
anıt/mezar
Destan yazan milletimiz gerekirse yine
yazar!
Zor lokmayız, yutulmayız; haddini bil,
bizi bırak!
Türkistan'da,
Suriye'de, Filistin’de olana bak!
Her acının
gözyaşının sebebi siz, sizin tuzak...
Öfke midir sizde
şiar;, kin kodlanmış geninizde
Vahşilik ve çakallık var sıfatlarda
"en"inizde.
İşiniz hep yalan dolan, aç tarihi oku
ulan!
Bak gör kimler zulüm etmiş, nasıl olmuş
onca talan
Oysa benim ecdadımdan şan şereftir bana
kalan...
Bizken zorluklara inat mazlumların tek
hamisi
Bugün nankör çıktı, heyhat!
Siyonisti...Ermenisi.
Mesken iken Yahudi’ye Avrupa’da gaz odası
Hangi devlet kucak açmış, olmuş ona sulh
adası?
Dün mazlumken, bu gün despot; Nemrutların
kethudâsı
Sadası gür çıksa ne gam; belli ki az sabır
gerek
Haram olsun bize
uyku; son mazlum hür olana dek
Dün Ermeni alçağıydı
sırtımızdan hançer vuran
Bugün ise PKK'sı,
türevleri, tuzak kuran?
Ben kalsam da bu cihânda, hakikati tek
haykıran
Susmaz dilim, dinmez sedam, çekilmeden
tenden bu can
Gerçek neyse yazar kalem; döktüğünüz kan
ise, kan!
"HASTA ADAM" iyileşti; beklemiyor
kapınızda
Hem alçak, hem nankörsünüz; meymenet yok
yapınızda
Sömürdünüz her ülkeyi; kan izi var
tapunuzda...
Sözde, gaye demokrasi; özde acep gerçek bu
mu?
Gökten yağan her bombada, oluk oluk akan su
mu?
Çan çalarken vatanımda, Avrupa’da suskun ezan
Vicdanlı üç beş kişi var içinizde doğru
yazan
Var mı sizden daha dönek, daha sinsi, oyun
bozan?
"Edep ya
hu!" desem size; yabancıdır edep size
Ne söylense kâr etmiyor sizin gibi edepsize.
Ahlaksızlık dendiğinde çok önceden
hazırdınız
Bilinen şey, şaşırmadım; özürlü ve
mazurdunuz!
Temizlik ne bilmezdiniz; kıçınızı
kazırdınız...
Sarayınız b.k kokarken parfüm idi sizde çare
Def-i hacet
ederdiniz; uluorta, aşikâre!
Dostluk, barış,
bilmezsiniz; bildiğiniz zulüm, hile
Solingen’de
olanları getirsene hadi dile
Derdiniz ne
biliyoruz; savaşınız İslam ile...
Türk’e tuzak kuran
alçak şirretliği kâr sanıyor
Oysa zincir
paramparça; bir dev artık uyanıyor!
Şair, ağır olmadı
mı? Hak ettiler ben de yazdım
Kahpe, sinsi tuzak
gördüm; hem uyardım, hem de bozdum
İki yüzlü
devletleri defterimden çoktan çizdim...
Yıkılmayız, yok
olmayız, verir isek eli ele
Hedef birlik, barış,
dostluk! Bu olmalı tek mesele!
Dinle beni, bak
arkadaş! Düşmanını iyi tanı!
Toprak deyip geçme
sakın! Her karışı şehit kanı!
Yapılacak şey
bellidir; çiğnetmemek bu vatanı!
Dalgalan Ey şanlı Bayrak! Asla demem,
"tamam, yeter!"
Emîn ol ki bu
nöbetim, ancak son nefesle biter!
Mecit AKTÜRK