Kızıl gözlü şafağın ardında bekliyorum
Görebilmek mümkün mü nerdesin kara gözlüm?
Saatleri günüme hasretle ekliyorum
Girmez oldu geceme hoş sesin kara gözlüm.
Anladım ki her şeyin kurulan bir tuzakmış
Ve artık fark ettim ki mutluluk çok uzakmış
Gülmeyen gözlerimden görmesen de tuz akmış
Ne için gülüyorsun şimdi çok mu mutlusun?
Çifte sulu çeliği kalbime çakmadın mı?
Elleri kelepçeli mahkûm bırakmadın mı?

Dilime perçinlenen dualar şimdi naçar
Öfke haddim değildir özlemdir bunun adı.
Sensiz pamuk şekerler göklerden hüzün saçar
Senin ismindi bil ki yanan dilimin tadı.
Hissettin mi sanadır ağrılı ağıt yakış
Anıların içinden süzülen mahzun bakış
İşlenirken rengârenk gergefe nakış nakış
Ne için gülüyorsun almaz mı bunu usun?
Paslanmış zincirleri elime takmadın mı?
Bir de çekip giderken el gibi bakmadın mı?

Can dedim, evlât dedim ömrümü sana serdim
Tıkadın kulağını dinlemedin ahımı
Dikenini koparıp eline güller verdim
Dayanılmaz bu gidiş sevginin günâhı mı?
El açtım, dua ettim senin için Allah’a
“Ey Rabbim! Ne olursun terk etmesin bir daha”
Geceler ışımadı erişmeden sabaha
Ne için gülüyorsun beni görmüyor musun?
Küllenen kor ateşi yeniden yakmadın mı?
Uzakta bir iklime sel gibi akmadın mı?