
Arz olur
ARZ OLUR
Kim bilir kaç imtihandan çıktı ırkım alnı
ak
"Bitti" derken son musîbet derde dûçâr kıldı Hakk
İz bırakmaz zannederdim kalbe kasvet her
belâ
Yandı heyhât, yandı sînem, sanki dersin Kerbelâ
Hem basîret dersi verdik hem bakarken kördü
göz
Sözde kardeş bildiğinden çok ihânet gördü göz
Mûteber bir kul sanırken, pîri fânî bir
beden
Yen içinden yivli hançer, haçtı sarkan cübbeden
Bakmadan hiç rûz-i mahşer fasl-ı ukbâ
kısmına
Secde etmek pek hazin şey kutlu kavmin hasmına.
Sûretinden iz ararken bunca yıldır lâinin
Sezdi millet maskesinden bed sesinden hâinin
Saldırırken her cenahtan iplerinden
kurtulan
Garba bayram oldu hüznüm cân evimden yırtılan
Kan yağarken gökyüzünden kin kusarken top,
tüfek
Kim bilir kaç anne eşsiz, şimdi öksüz, kaç bebek
Sendelerken bombalardan silkelerken
zelzele
Yek vücut hem tek yürektik, korku saldık; el ele!
Bir hayalken Nesl-i Âsım kaybolurken her
umut
Gür sesinden göçtü birden şems önünden son bulut
Ülkümüz bir, türkümüz bir, bir yürekten
şarkımız
Aynı dâvâ, birdi düşman; yoktu artık farkımız
Bir taraftan tanka taşlar bir taraftan
secdemiz
Tan doğarken dindi feryâd indi kâbus perdemiz
Her saat bir yıldı sandık; hiç tükenmez,
çok uzun
Bolca ibret dersi aldık onbeşinden Temmuzun
Garba sorsan yoktu eksik tüm hazırlık tam
idi
Gün batarken dîdesinden damlayan hüzzâm idi
Âh çekerken intizârdan ecnebînin bestesi
Tamdı çoktan kayd-ı Firdevs, nesl-i Kâbil listesi
Ayrılıktan muzdaripken can sıkarken her
gedik
Şerri gördük silkelendik, bir ağızdan "dur!" dedik
Yaklaşırken her delikten zehri âfet
engerek
İntihardır zevke dalmak, hem haramdır her döşek
Yerle yeksân olsa gülzâr, yansa yurdum
eskaza
Kavm-i Türk çün şan-şereftir ceng-i ekber, her gazâ
Biz ki en son kal'a - burcuz, Hakk'a tâbî
öncü iz
Türk'ü bekler puslu dağlar, tüm tuzaklar, sığ deniz
Ahdimiz var söz ezelden bilmeyen çok; arz
olur
Cenge dâvet varsa şâyet, Türk'e destan farz olur...
Fâ'ilâtün / fâ'ilâtün /
fâ'ilâtün / fâ'ilün
_ . _ _
/ _ . _ _ / _ .
_ _ /
_ . _
Mecit AKTÜRK