Card image cap
"söz" çocuk!

"SÖZ" ÇOCUK

 

Biliyorum kırgınsın, kızmanın sebebi var
Zaten bakışlarında ayan olmuş giz çocuk
Belli ki mümkün değil kırık kalbini îmar
En ağır sitemleri sıra sıra diz çocuk.


Bu nasıl kıştı böyle her kar'ı kahra şölen
O ne bakıştı öyle değdiği yeri delen
Ey alevi yükselen boynu bükük kardelen!
Siteme ne yüklesen, ne desen caiz çocuk


Sen ki herkesten daha muhtaçken ihtimama
Yüreğinde onca yük, sayısız kanlı yama
Dünya nice zulümler, kıyımlar gördü ama
Bu asrın mezalimi tarihte eşsiz çocuk


Daha yeni gelmişken şu hayat mektebine
Bizdik kederi koyan düşlerinin cebine
Zor sorular ardından girip yerin dibine
Utanması gereken sen değilsin; biz çocuk!


Yazık ki haz umarken umudun ocağına
Düzensiz demde doğdun dünyanın kucağına
Yanağından süzülen lavların sıcağına 
Mendil olurdum amma, her teselli az çocuk


Sevgiyle yaklaşırken yamacına, yanına 
Yakışmadı ağlatmak bu asırın şanına
Neşenin gömüldüğü o çukurun yanına 
İnsanız diyenlere dipsiz kuyu kaz çocuk


Biz ki hergün es geçip mücadele kısmını
Kader koyduk her zulmün, haksızlığın ismini;
Keskin bir bıçak ile öksüzlüğün resmini
Canımızı yakarak kalbimize çiz çocuk


Şakiliğe şahitken nice Yetimhaneler 
Sığınak oldu bize arsızca bahaneler 
Talan, zulüm, cinayet...Ve Cennet? daha neler!
İnsan bu! İnsaf yoksa hayli edepsiz! Çocuk.


Gafletle savrulurken bir uçtan öbür uca
İzzet, ikram bekledik açtığımız avuca
Hakkındır kahrımıza Hakk'tan ettiğin ricâ
Bunca bela, musibet azdır bize, az! Çocuk!


Ne Myanmar'ı unut, ne İdlib'i telaşla
Şikâyet dilekçene Filistin ile başla
Koy hedef tahtasına vicdanımızı taşla 
Akıl olmayan başla yaşanmaz aziz, çocuk


Şâyet dinerse birgün içindeki fırtına 
Yükle günahımızı bir tartının sırtına 
Kaldıysa onurumuz al ayaklar altına
Yalvarsak da acıma! İnsaf etme; ez çocuk!


Hayasızca bozarak ahkâmını âyetin
Din ettik sebebini her türlü cinayetin
Başım gözüm üstüne sitemin, şikâyetin
Dâr kurmaksa niyetin, hakkındır infaz çocuk.


Hani, insafa gelip affettim desen de sen
Silinmesi zor leke zulme dair her desen
Rüzgar demek ne mümkün; kasırgaydı sert esen
Yıkılan onurumuz; kalkmaz bu enkaz çocuk


Ahsen-i takvim üzre bezese de yaratan
Bizdik her çağ açtıkça öncekini aratan 
Tarihin dimağına bir mızrak gibi batan
Aynamızda sırıtan tükrülecek yüz çocuk


Sanma ki geçen her an ızdırabımı gemler
Bağrına düşen korsa kalemim acı demler
Ağıdını yazmayı unutsa da kalemler
Hatırlatmak farz bana; yemin sana! Söz çocuk! .


Utanması gereken sen değilsin; biz çocuk!



Mecit Aktürk