BU MUDUR YANİ?
 
Bir hüzün başlıyor her yağan karla
Toprağa bakıyor gözler ısrarla
Nefes alıyorum; isteksiz, zorla...
Sanki süre bitmiş, her gün ömre ek
Yaşlılık denilen bu olsa gerek.
 
Gönlüm paramparça, yarısı kayıp
Ne ağlamak günah ne sitem ayıp
Kızarım aynaya sitemler sayıp...
Dostlardan geriye ben kaldım bir tek
Yaşlılık denilen bu olsa gerek.
 
Akraba "tanıdık", "el" olmuş gibi
Ömrüm, hazan görmüş dal olmuş gibi
Ağlarım, gözyaşım sel olmuş gibi...
Bahtın son bâdesi zerk-i Engerek
Yaşlılık denilen bu olsa gerek.
 
Anılar içinden derdim kederi
Gözlerim görmüyor bastığım yeri
Çukurda kalmışlar çekilmiş feri...
Kırk yerden kırılmış, dağılmış yürek
Yaşlılık denilen bu olsa gerek.
 
Ecel defterinde gelmedi sıram
Artık sabırla da hoş değil aram
Daha dokunmadan kanıyor yaram...
Tebessüm "tadımlık" gam "hadsiz ölçek"
Yaşlılık denilen bu olsa gerek.
 
Hayat bir merdiven; bu son basamak
Gerçeği kabul zor, zor kanıksamak
Kaşlarıma indi saçlarımdan ak
Tat vermiyor artık, bal, börek, çörek
Yaşlılık denilen bu olsa gerek.
 
Avare gezerim, gönlüm aç gibi
"Teselli" bulunmaz bir ilaç gibi
"Eyvâh" için bile artık geç gibi...
Harabe bir beden, yıkılmış direk
Yaşlılık denilen bu olsa gerek.
 
Aynada ah çeken bir pîr-i fani
Ömür dedikleri bu mudur yani?
Bahar görecektik; nerede, hani?
Gün batmış, un bitmiş, asılmış elek
Yaşlılık denilen bu olsa gerek...

Mecit AKTÜRK

Card image cap