Ateşini musallat ederken ocağıma,

Kemâle ersin artık soğuk su katma aşa.

Boşuna verip durma hasreti kucağıma,

Ömürden gün düşerken yazılan gelir başa.


Leylâklara sorma sen saçına takışları,

Pervaneler duymasın sendeki yakışları.

Çağlayanlar görmesin buğulu bakışları,

Gözlerin günâhı ne râm edersin bu yaşa.


Seyyâreler yer tutmuş keh-keşân diyârında,

Hayâller hakikâte dönecekti yarında.

Sözlerde sükût vardı sim-ü zer ayârında,

Vefâyı unutup da kâlbin dönerken taşa.


Akıl firarda kalmış aşka düşerken yeni,

Gönül bırakmıyor ki güçyetenlik edeni.

Yer demir gök bakırmış bulamadım ben seni,

Dellâl’a verdiklerim çıkacakmı hep boşa.


Nesimi’ye sormadım küsmemiş ki yâr bana,

Gönülden selâmını kesmemiş ki yâr bana.

Şimâlimden yel olup esmemiş ki yâr bana,

Temâşâ eylesem de doyamam hilâl kaşa.


Gülistânda gül har’da bağbanı yok biçmeye,

Zü-l karneyn bulamadı Bengisu’yu içmeye.

Maziye dönebilsem yine seni seçmeye,

Hazândaki gül için razıyım kara kışa.



Card image cap