C E M Ş İ D

Şeytan, Cemşid’e gülümsedi.
Belli ki, bir işi vardı.

Babil’in asma bağları,
Bakır çalığı güneşi vardı.

Doğudan doğan gün,
Olgun üzümler gördü.

Şarap olan suyundan,
Önce şeytana sundu.

Şeytan; kekremsi bulup,
Sanki suyunda yundu.

Ömür dediğin ne ki,
Sekizyüz yıl yaşadı.

Halkını ihyâ etti,
Şarap su gibi aktı.

Yıllar geçip, gitti de,
Mel’un şeytan bilmedi.

Beş asırdır hiç kimse,
Hastalanıp ölmedi.

Şeytan vesvese verdi,
Sen Tanrısın bak diye.

Cemşid uydu şeytana,
Her şeyi ben yarattım,

Hastalık ve ölümü,
Mahzenime kapattım.!

A M O R İ U M

Amorium’un mamûr bahçeleri,
Azize aura havuzda,
Süt banyosu yapıyor.
Güneş tepelerinde,
İstifini bozmadan bakmakta.
Ben nelere şahidim,
Bu da bir şey mi sanki.?

Güneydeki yaylalarda,
Hayvan bakıcıları,
Yeni sağmışlar sütü.
Amorium’un künkleri,
Süt akıttı kurnadan.
Kervan yürüyüşüyle,
İki günlük yollardan.

Bakire kızlar geldi,
Havuzun başı çoştu.
Hepsi gülümsüyordu,

Haftalık banyoları,
Sıcak sütün eseri,
Yüzleri ay ışığı,
Gözleri çakmak çakmak.

Bekledikleri belli,
Meryem oğlu İs’idi
Sunakta sunacaklar,
Bakire bedenleri.

S E Y D U N A

Alamut kalesi,
Seyduna seyrediyor.
Haşhaşi Hindu kadın,
Maharet sergiliyor.

Buhurdanlık tüterken,
Ağır kokulu afyon,
Esirini bekliyor.

Hasan sabbah şarlatan.!
Cenneti vadediyor.
Henüz yirmi yaşında,
Kurbanlar bekleşiyor.

Gözü kara mı kara,
Sıra kimde bu gece.?
Cennete kim gidecek.?

Seyduna’nın gözüne,
Elbet biri girecek.
Ölümsüzlük iksiri,
Sunulacak cam ile.

İçen bir müddet sonra,
Cennette bulunacak.!
Cennet dediği yerse,
Bir bahçe, bir havuzdu.

Afyon verilmiş aslan,
Derin bir uykudaydı.
Çırılçıplak yedi kız,
Zorla kaçırılmışlar.
Cennette huri olup,
Gelene sunulmuşlar.

Afyonun sis perdesi,
Gençleri kandırıyor,
Seyduna ister ise,
Yaratıp öldürüyor.

Tarihte ilk terörist,
Böylece yetişiyor,
Nizâm-ül Mülk sonunda,
Hazince hal ediliyor.