Card image cap
Zübeyde fitnat hanim

Fıtnat Hanım’ın asıl adı Zübeyde’dir (Mehmed Zihnî 1294: 140; Naci 1308: 3416). Ayvansarayî’de ise ismi Hîbetullâh olarak geçer (1281: 23). Mahlası ise “Fıtnat”tır. İstanbul'da doğan şairin doğum tarihi bilinmemektedir. Bazı müelliflerin uzun bir ömür sürdüğünü belirtmelerine bakılırsa, XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde doğduğu söylenebilir. Kaynaklarda, XVIII. yüzyıl kadın şairleri arasında Dîvân'ıyla, haklı şöhretle yer almış, zeki ve duygulu bir şair olarak geçen Fıtnat hakkında ilk bilgiyi veren Fatin’dir (1271: 330).

Fıtnat’ın babası, I. Mahmud devri şeyhülislamlarından Es’ad Efendi, annesi Mirzâzade Mehmed Efendi’nin kızı Hatice Hanım’dır (Müstakimzade H.1168: vr. 340a,b). Amcaları da şeyhülislamlık ve müderrislik gibi önemli görevlerde bulundu. Büyük amcası İshak Efendi, Türkçe, Farsça ve Arapça şiirler yazan, divan sahibi bir şairdi (Öner 1945: 2). Fıtnat’ın kardeşi Şerif Efendi ve onun oğlu Atâullah Mehmed Efendi de şair ve âlim olup şeyhülislamlık yapmışlardır. Bu durum, Fıtnat'ın yetişmesinde etkili oldu. Devrinin büyük âlimlerinden ders aldı, Arapça ve Farsça öğrendi. Aile çevresinden aldığı terbiye ile sosyal çevreden aldıklarını birleştirerek kısa sürede şiir ve edebiyat sahasındaki yeteneğini geliştirdi. Yazdığı ilk şiirlerini babasına ve hocalarına göstererek onların takdirlerini kazandı (Ertaylan 1983: 26). Şiirleri ve nükteli söyleyişleriyle aydınlar meclisinde adı anılmaya, onlardan hürmet görmeye başladı. Babasının musikişinaslarla yaptığı toplantılar, kendini geliştirmesi için uygun bir zemin oluşturdu. Aralarındaki mülatafa ve müşa'arelerinden, bu meclislerde Koca Râgıb Paşa ile aralarında bir samimiyet oluştuğu anlaşılmaktadır. Paşa, sadrazam olduğunda “Revnak-ı sadr-ı celîl oldı Mehemmed Pâşâ" (Çeçen 2008: 245) mısrasıyla tarih düşürerek onun sadrazam olmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti. Kocası, nakibü'l-eşraflık ve Rumeli kazaskerliği görevinde bulunan Derviş Mehmed Efendi ise sanat ve şiire uzak bir kimseydi (Mehmed Süreyya 1331: 334). Bir ara evi de yanan Fıtnat, bahtsızlığını ve layık olduğu aile hayatını yaşayamadığını, ziyaretine gelip lütuf ve ihsanda bulunan padişaha yazdığı “manzum arz-ı hâl”inde dile getirdi (Çeçen 2008: 229). Fıtnat Hanım, hayli ilerlemiş bir yaşta 1194/1780 yılında vefat etti (Fatin 1271: 330). Vefat tarihi, Müstakimzâde’de ay da belirtilerek Zilhicce 1194/Aralık 1780 olarak gösterilir (1168: 340a-b). Mezarının nerede olduğu ise kesin olarak bilinmemekte birlikte, büyükbabasının yaptırdığı Çarşamba’daki İsmail Efendi Camisi’nin mezarlığında defnedildiğini iddia edilmektedir. Mehmet Tahir ise kabrinin Eyüp Sultan’da olduğunu söyler (1333: 2/369).

Fıtnat Hanım'ın tek eseri, mürettep Dîvân’ıdır. Dîvân’ın İstanbul Kütüphanelerinde otuz kadar yazma ve matbu nüshası vardır. Dîvân’da toplam 6 na’t, 4 kaside, 48 tarih, 1 manzum arzuhâl, 59 gazel, 10 eksik gazel, 1 tahmis, 1 müseddes, 2 kıta, 1 rubai, 10 nazm, 25 müfred, 4 lugaz, 36 muamma, 4 şarkı vardır. Dîvân’ın tenkitli metni, Halil Çeçen tarafından doktora (1996), İmran Azaklı tarafından da yüksek lisans tezi olarak hazırlanmıştır (1998).

Şiirlerindeki ahenkli ve duygulu söyleyişleriyle dikkat çeken Fıtnat, tabiat tasvirlerinde de başarılıdır. Şair asıl şahsiyetini ise daha çok gazellerinde göstermiştir. Şiiri, Nâbî ve Ragıb Paşa’yı taklit ederken hakîmane, Şeyhülislam Yahya'yı taklit ederken nükteli, Nedim'i taklit ederken şuhane ve âşıkanedir. Şiirlerinde kadınlığın samimiyeti ve hassasiyeti dile getirilmemiştir. Çoğu kadın şair gibi şiirlerinde erkek şairler gibi düşünmüş ve hissetmiştir. Bazı şiirlerine hikemiyet çeşnisi katmış, hatta darb-ı mesel niteliğinde mısralar söylemiştir. Şiirlerinde derinlik yoktur. Dîvân’ındaki tarih manzumelerinin çokluğundan anlaşılacağı üzere tarih düşürmede başarılıdır. Başarılı lugazlar yazan şairin, cemre hakkında yazdığı lugazı oldukça meşhur olmuştur meşhurdur (Çeçen 2008: 332). Dîvân’ında, âşıkane ve Nedim tarzında yazılmış dört şarkı vardır. Şarkılardan biri bestelenmiştir. “Olmada diller rübûde gamze-i câdûsına / Deşt-i hüsnün sayd olurlar şîrler âhûsına” beytiyle başlayan gazeli de Halim Ağa tarafından bestelenmiştir (Özgül 1947: 8). Fıtnat'ın, his ve heyecanları kuvvetli, lisana hâkim bir şairdir. Selis ve pürüzsüz şiirler yazabilmiş, manzumelerinde sade bir dil kullanmıştır. Atasözlerine de yer veren şairin cümleleri kısa ve özlüdür. Bu sadelik gazellerinde daha açık bir şekilde göze çarpmaktadır.

Eserlerinden örnekler:
ŞARKI
Beni derdinle yeter zâr etdin
Yok mu insâfın a zalim söyle
Çeşm-i mestin gibi bîmâr etdin
Yok mu insâfın a zalim söyle
Ruhların taze gülü handandır
Leblerin derd-i dile dermandır
Sühanın mürde-i aşka candır
Yok mu insâfın a zalim söyle
Âşık-ı zâre cefâ kârındır
Öldüren gamze-i hunharındır
Eden ihyâ yine güftarındır
Yok mu insâfın a zalim söyle
Ey Sehi-kamer ü şîrin-güftâr
Bülbül-i vird-i ruhun gerçi hezâr
Var mıdır bencileyin âşık-ı zâr
Yok mu insâfın a zalim söyle
GAZEL
Neşve-i cam-ı muhabbetle gönül cuş eyler
Çekilen der ü gamı cümle feramuş eyler
Kıl hazer alma sakın aşık-ı zarın ahın
Seni bir şuh-ı sitemkara felek dun eyler
Bir nigehle komadı derdimi takrire mecal
Çeşm-i mestin nice guyaları hamuş eyler
Hale-i mah gibi sineye çekmiş mihri
Bezm-i vuslatta o kim yari deraguş eyler
Sen hem gülşen-i hüsnünde figan et cü hezar
Fıtnata derd-i dilin belki o gül guş eyler