Card image cap
Mehmet akif i̇nan

Mehmet Akif İnan, (12 Temmuz 1940 Şanlıurfa - 6 Ocak 2000 Şanlıurfa) Türk şair, yazar, araştırmacı, öğretmen.

1952 yılında İlkokulu bitirdi. 1958'de Urfa Lisesi'nden Maraş Lisesi'ne sürgün gönderildi. Aynı yıl bir grup arkadaşıyla Derya Gazetesi'ni çıkardı. Bir yıl sonra Maraş Lisesi'nden mezun oldu ve ilk konferansını Urfalı Şairler üzerine verdi. Aynı yıl içinde Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne kaydoldu. İki sene sonra bıraktı.

1960 yılında Kahramanmaraş'ta Necip Fazıl Kısakürek ile tanıştı. 1962 yılında tekrar üniversiteye döndü ve 1972'de mezun oldu. Bu süre içinde 1962-1964 yılları arasında Hilal Müessese Müdürlüğü'nü yaptı. 23 Temmuz 1965 günü evlendi.

1964-1969 yılları arasında Türk Ocağı'nda faaliyet gösterdi. 1969'da Nuri Pakdil ile birlikle Edebiyat Dergisi'ni kurdu. 1969-1972 arasında Türk Taşıt İşverenleri Sendikası'nda uzmanlık görevinde bulundu.

İlk kitabı "Edebiyat ve Medeniyet Üzerine" yi 1972 yılında çıkardı. İlk şiir kitabını ise 1974 yılında Hicret adıyla çıkardı. 1975'te kısa dönem askerlik yaptı. Daha sonra 1976-1990 yılları arasında Mavera Dergisi'nde kurucu olarak yer aldı.

1977-1980 yıllarında Gazi Eğitim Enstitüsü'nde Türkçe Edebiyat öğretmenliği yaptı. Bu dönemde eğitim Enstitüleri için Oktay Çağlar ile beraber "Yeni Türk Edebiyatını hazırladı. Daha sonra Ankara Fen Lisesi öğretmenliğine atandı. Vefatına kadar bu lisede öğretmenlik yaptı.

1985 yılında "Din ve Uygarlık" adlı denemeler kitabını çıkardı. 1991'de "Tenha Sözler"i yayınladı. 1993-2000 yıllarında Eğitim-Bir'i kurdu ve başkanlığını üstlendi. Aynı zamanda Memur-Sen Konfederasyonu başkanlığını yürüttü. 1998'de Kanal 7'de kültür ve sanat programı hazırlayıp sundu.

1999 Haziran'da rahatsızlandı ve ölümcül hastalığı teşhis edildi. Aynı yıl Aralık ayında Urfa'ya döndü. 6 Ocak 2000 günü bu şehirde vefat etti.

 

Adsiz Gazel

Yanışlar ağıtlar elimde değil 
İçimin sesi hiç üzmesin seni 

Kaçmak mı mümkün mü alınyazımdan 
Kaderdir yüklendim yıkılmışlığı 

Sen attın bilmeden kuyuya taşı 
Dinemez yankısı mahşerde bile 

Bir kutsal emanet gibi sır gibi 
Ve bir ayıp gibi saklarım seni 

Başımda kavganın kıyameti var 
Okşadım ismini kitap içinde 

Her akşam bir düşle kundaklanırım 
Sözümün bittiği yerde başlarsın 

Yılların alnıma çektiği çizgi 
Kocalttı başımı bir ehram gibi 

Yaslasam gövdemi karlı dağlara 
Sonsuz bir uykuya kavuşsam bir gün

 

Mehmet Akif İnan

Ve bir sofra gibi sersem önüne 
Yerli düsüncenin ürünlerini 

Insani kirleten heykeller gördüm 
Günesi karartan kiyamet gibi 

Ey yolda kaybolan ezilen haber 
Asarak zamani yenile cagi 

Betonlar mezardir düse sevince 
Saksilar dogaya özlem eylemi 

Siir bahcemizdi gökdelen oldu 
Aklimiza nasil bak gülen oldu 

Soyumu yüklendim bu cag icinde 
Urfa bir dag gönlüm bir bag icinde

 

Mehmet Akif İnan

Akşam

Yüzünde elleri sonsuz denizin 
Gömelim yüreğe dediğim durum 
Saçların en derin bir gökyüzüdür 
Varamaz ellerin merdivenleri 

Her an bir güvercin çırpınır durur 
Kalb atışlarında ve gözlerinde 
Bir sırdır içinde evler anneler 
Çocuklar başında bir yeşil çelenk 

Göklerden bir haber gibidir umut 
Görünmez bir yerde saklanmış mahcup 
Su gibi içtiğin çok zor son on yıl 
Sadakat anıtı bir sonbahardır 

Duygu ve sabırdan bir deri giydin 
Kuşandın demektir ölümsüzlüğü 
Bulutlara gömülü sedeften yüzün 
Dünyanı kuşatmış destansı hüzün

 

Mehmet Akif İnan

Babamin Gazeli

Yeni aya karşı dua ederdi 
Ağlardı kesilen zeytin dalına 
Ağlardı evliya kıssalarına 
Saksıda taşırdı kışın baharı 

Korkuyu sevinci yayan gözleri 
Kitaba gözlüktü derin gözleri 
Anamın en kutsal barınağıydı 
Esli alfabeyi candan severdi 

Toprağa dosttu ölüme hazır 
Taşırdı soyunu gövdesi gibi 
Bir destan büyüttü namustan aşktan 
Midenin harama düşmanlığından

 

Mehmet Akif İnan

Bir Işık Yalımı

Gözlerin kalbime değmeden önce 
İstanbul o kuşlar acep nerdeydi 

Deniz ki dilimin lugat kitabı 
Şarkılar kardeşim onlar nerdeydi 

İçimde sürekli yağmur bulutu 
Ormanlar nehirler güller nerdeydi 

Bir ışık yalımı parmaklarındir 
Anamın kızımın eli nerdeydi 

Ülkemin çığlığı her saat zili 
Nerde ortadoğu savaş nerdeydi 

Gözlerin kalbime değmeden önce 
Acılar gülüşler düşler nerdeydi

 

Mehmet Akif İnan

Darağacı

Bir türkü buldurur anmalar seni 
Sesime uygular sonra yakarım 

Kalbim ki sürekli davul solosu 
Ve aşkın bedeli candır ölümdür 

Saçların aklımın darağacıdır 
Saçların ki çeken sona sonsuza 

Yıldızlar gözlerin denetler beni 
Yıllardır günlerim bir gözaltıdır 

Şiirden halılar ayaklarına 
Umuttan zincirler ayaklarımda 

İçimin zehrini konuşsun diye 
Beklerim rüzgârdan haberlerini

 

Mehmet Akif İnan

Doğ Ey Güneş

Her eylem yeniden diriltir beni 
Nehirler düşlerim göl kenarında. 

Doğ ey güneş erit taştan adamı 
Ve kurut taşları diken elleri. 

Kurtuluş haberi olsun dünyaya, 
Ayırma üstümden bir an gölgeni 

-Nakarat- 

Ey deprem gel yetiş bu şehirlerin 
Doğayı çarptıran konumlarına. 

-Nakarat- 

Babamın gölgesi koruyor beni 
Ah ne güzel şehir bu eski şehir. 

-Nakarat- 

Dönüştür ey kalbim bahçeli eve 
Anlamı ezen o makinaları. 

-Nakarat-

 

Mehmet Akif İnan

El Gazeli

Ellerine Sarin Kalbimin içini 
O ayla boyanmis nar ellerine 

Bahar ellerine giydir düsleri 
Göksel sarkilari sar ellerine 

O kar ellerine yar ellerine 
Deme sabah aksam var ellerine 

Rüzgar mi asker mi biçti yolumu 
Önünde kaç engel var ellerine 

Bitirip su kara kuru ekmegi 
Göç etsem diyorum yar ellerine.

 

Mehmet Akif İnan

Ey Beyaz Ela

Bir on yil öncesi uzakta diye 
Bu yanlis düzeni sürdürmek neden 

Sanma mesafeler koparir beni 
Ve yillar eskitir birligimizi 

Bir gecelik bir uyku gibidir zaman 
Yillarca sürsede ayriligimiz 

Mani olunmus bir adam direnir durur 
Utanir ve korkar kefenlenmeden 

Zamanimi calan bir kara ekmek 
Durur yüregimde bir kursun gibi 

Bir adim atarsak kafes kirilir 
Belki birden erir zincirlerimiz 

Ey uyku ey anne gel kurtar beni 
Ezildim aklimin hesaplarinda 

Ey anne ey uyku ey beyaz ela 
Bir ciginlik bulsam kurtulsam yahut 

Sazdan bir yapiya dönüstü birden 
Cürüyen bu kentin apartmanlari 

Bütün vakitlerim sana ayarli 
Iste hesabini rüyalarimin 

Yoklugun icimde duvarlar örer 
Nasil kan toplanir gülüslerinde

 

Mehmet Akif İnan

İstanbul

Bir kapalı çarşı büyür gider 
Ben gönlümden başka yerde olamam 

Piyano üstüne birkaç söz yani 
Aşksız ve müziksiz herşey anlamsız 

Şefkatten terlikler sergilenmeli 
Bir çocuk yanağı ayaklarında 

Varla yok arası yürüyen ilgi 
Tereddüt heykeli bir sinemadır 

Suskunluğu bölen kızgın bir sitem 
Unutulmuş vitrinde pol ve virjini 

Huzur limanına uğrar mı bilmem 
Sonsuza yönelen vapurlarımız 

Anı galerisi kutlu İstanbul 
Fatih'ten asılar sürdürmektedir 

Sokaklar insanlar hep bize küstü 
Deniz kenarında bir öğle üstü

 

Mehmet Akif İnan

Kaside

O düşlerde kalan şarkılarımı 
Gözlerin getirir sabahlarıma 

Hoyrat saçlarıma seslerin rüzgar 
Papatya dişlerin bahar haberi 

Aydınlığında yol bulduğum yıldız 
Bin parçadır şimdi derin göklerde 

Akşamlar güvercin gibi gelirdi 
Yeniden güçlenen gençliğimize 

Günleri bir nakış gibi örerdin 
Umut bir zırh gibiydi omuzlarımda, 

Çağı kurtarmanın bir eylemidir 
Çağ dışı görünen ilgimiz bizim 

Eylülün kıyısı son durağımdır 
Bir adım dönemem arkam uçurum 

Yazma derse yazmam rüya gözlerin 
Bastığın toprağa şiirlerimi 

Bozgunlardan çıktım kan içindeyim 
Yeni bir savaşa kuşandır beni 

Seninle giyinen kurak yılları 
Anarak yaşamak istemiyorum 

Ve tekrar yaşamak tekrar yaşamak 
Şimşek gibi geçen o saatları 

Bir kurşun yağmuru altında kaldık 
Anıtı dikilse korkusuzluğun 

Bu yoksul türküler bitsin diyorum 
Sana hicret ettim yılgınlıklardan

 

Mehmet Akif İnan

Mahzen

Cevir gözlerini icimden yana 
Sirrini saklayan mahzeninim ben 

Uzat umutlarini düslerime dek 
Hic birsey degil hep seninim ben 

Bu yazgi bizlerin ortak ülkesi 
Hüznün sevincin ve güveninim ben 

Topragim günesim mevsimim sensin 
Suyunum havanim ekmeginim ben 

Birlikte uyandik ayni uykudan 
Öncen sonran eskin ve yeninim ben 

Seninle ilgimiz bir heves degil 
Iyi bil neyimsin benim nenim ben

 

Mehmet Akif İnan

mescid-i-aksa

Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde 
Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu 
Varıp eşiğine alnını koydum 
Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu 

Gözlerim yollarda bekler dururum 
Nerde kardeşlerim diyordu bir ses 
İlk Kıblesi benim ulu Nebi’nin 
Unuttu mu bunu acaba herkes 

Burak dolanırdı yörelerimde 
Mi’raca yol veren hız üssü idim 
Bellidir kutsallığım şehir ismimden 
Her yana nur saçan bir kürsü idim 

Hani o günler ki binlerce mü’min 
Tek yürek halinde bana koşardı 
Hemşehrim nebi’ler yüzü hürmetine 
Cevaba erişen dualar vardı 

Şimdi kimsecikler varmaz yanıma 
Mü’minde yoksunum tek ve tenhayım 
Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı 
Çöllerde kayıp bir yetim vâhayım 

Mescid-i Aksa’yı görüm düşümde 
Götür müslümana selam diyordu 
Dayanamıyorum bu ayrılığa 
Kucaklasın beni İslâm diyordu

 

Mehmet Akif İnan

Melce

Bir kâse su gibi dökülse kuma 
Kuramlar kollayan dik başlı aklım 

Rüzgârın başıma verdiği şekil 
Yol olsa içimin ormanlarında 

Unutsam eşyanın gürültüsün 
Rengini suların tadını gülün 

Günleri bir secde hızıyla geçip 
Erişsem mahşere bir iftar gibi 

Genişle ey kalbim kardan sözlerle 
Ayıkla ve yıka pıhtılarını

 

Mehmet Akif İnan

Ölüm

Gel anla ve yaşa doğrusal hüznü 
Acılar güvence ölümsüzlüğe 
Senden her kaçtıkça sana yaklaştım 
Göç nasibim özlem kanımdır benim 

Bu tenha dünyanın ürküntüsünü 
Ekledim gövdeme bir parça gibi 
Bir sözdür susuşun bir ince fikir 
Bin yorum getirir aklıma birden 

Gövdemi kurşunlar sererse yere 
Kırgın bakışların değdi bilirim 
Ve ölüm konuğum olduğu zaman 
Duyduğun vicdanın ayak sesidir.

 

Mehmet Akif İnan

Sarnıç

Adağı olduğum gülücüğüne 
Gör ne ucuz pazardır 

Yeni bir bakışla kavradın beni 
Barış mı kavgamıdır 

Sürsün bitmesin bu onurlu ilgi 
Bu çağın çıkmazıdır 

Bir kuru sarnıçtır sensiz hayalim 
Candır aşkın bedeli 

Ey dil ey kalbimin öksüz çocuğu 
Azığın ağıt senin 

Gözlerin içimin tutukevidir 
O bir özge meydandır 

Düşlerim seninle kuşatılmıştır 
Ağzım değmez eline

 

Mehmet Akif İnan

Sensin

Özgürlük menşurum kanatlarından 
Toprağım devletim bayrağım sensin 

Maddemsin mânamsın varım yoğumsun 
Ufkumsun yakınım uzağım sensin 

Göklerim yerlerim dağım denizim 
Yanım yönüm solum ve sağım sensin 

Annem babam atam kardeşim yavrum 
Evim barkım bahçem ve bağım sensin 

Övüncüm şerefim sözüm şiirim 
Saklım gizlim köşem bucağım sensin 

Seslerin kalbimin dudaklarında 
Zamanım dönemim ve çağım sensin 

Ümidim cihadım şafağım sende 
Hicretim menzilim durağım sensin 

Seninle olmaktır ahdım yeminim 
Ordum emirim ve otağım sensin

 

Mehmet Akif İnan

Şan

Rüya gibi atlar ve erler vardı 
Her bahar yürürdü düşman üstüne 

Ülke coğrafyası bir dilim vardı 
Yunusun Galibin soylu gergefi 

Şanlı gözyaşları yıkardı içi 
Yağmurla dönülür dualar vardı 

Babalar amcalar kardeşler vardı 
Anneler dayılar halalar vardı 

Düğünler hamamlar halaylar vardı 
Üstünde yol alan destanlarımın 

Edepti yoğuran güzelliğimi 
Zekattı üreten zenginliğimi

 

Mehmet Akif İnan