İbrahi̇m zeki̇ burdurlu
Bir ilkokul öğretmeninin oğlu. Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nü bitirdi (1943). Sivas (1943) ve Burdur’ da (1946-50 ve 1955), Lefke, Lefkoşe, Magosa Türk liseleriyle (1950- 54). İzmir Eğitim Enstitüsü’nde edebiyat öğretmenliği yaptı.
İlk şiiri Serveti fünun-Uyanış dergisinde çıkan (1937) Burdurlu, özellikle halk şiiri geleneğinden yararlanarak ( Ülkü dergisi, 1941-45) ve yaşadığı çevrelerden izlenimler taşıyan şiirleriyle tanındı. Garip‘i izleyen, bu akımın olanaklarını bir hece duyarlığıyla uzlaştırmaya çalışan şiirlerinin yanı sıra ders kitapları da yazdı.
İbrahim Zeki Burdurlu’nun Eserleri
ŞİİR
- Toprak İnsanları (1945),
- Toprağın İçindeki Toprak (1946),
- Burdur’daki Mahallemiz (1947),
- Keloğlan (1949),
- Basık Tavan (1950),
- Bir Köyden Bir İnsan (1951),
- Lefkoşe (1953),
- Minnacık Ada ( 1954 ),
- Günaydın Yavru Kıbrıs (1959),
- Atatürk’üm (1959),
- Sev Beni (1966),
- Açmıyor mu Kıbrısımın Gülleri (1968),
- İzmir’in Mor Atları ( 1976).
ANTOLOJİ
- Şiirimizde Öğretmen (1965),
- Öğretmen Şairler Antolojisi ( 1966 ),
- Atatürk Şiirleri Antolojisi (1967).
MASAL-ÖGRETİCİ KİTAPLAR
- Ömürsün Nasrettin Hoca’m (1965),
- Pamuk Bacı (1965),
- Köroğlu Destanı (1965),
- Günaydın Anneciğim (1966),
- Keloğlan Masalları (1966),
- Ülkemin Efsaneleri (1966),
- Leylek Dadı (1967),
- Altın Perçem, Sırma Saç (1967),
- Üç Destan (Köroğlu, Karacaoğlan, Oğuz, 1969),
- Kendi Bir Karış, Sakalı Üç Karış (1972).
İNCELEME
- Romanlarıyla Reşat Nuri (1971 ),
- Dilbilgisi Açısından Yapıtlarımız (1974),
- Reşat Nuri Güntekin (1977).
Çocuk ve ders kitaplarının yanı sıra bir romanıyla (Akdeniz’in İnsan Çiçekleri, 1976), bir öykü kitabı (Anılardan Öyküler, 1979) yayımlanmıştır.
G e z d i ğ i m Ş e h i r l e r Sivas’ta kağnılar gıcır gıcır der, Çay akar Sivas’ın içinden bacım. Lahanalar durulur baş olur güzüm, Gesi bağlarına şaklar kırbacım, Talas’ta hası var kara üzümün.. Kara taştır Kayseri’nin evleri, Erciyes kararır, ak ak bakışır. Afyon’da bir dağ var, kızların dağı, Seyhan, Ceyhan Adana’da akışır. Gavur dağı bizim yazların dağı.. Çadırlar kurulur Çukurova’da. Tıpkı İzmir’deki bağ evleridir. Karacaoğlan düzen eder sazını. Kara toprak ancak bire kırk verir, Getir Isparta’nın al kirazını.. Bursa’da çelik var banyosu hoştur. Geçtim Urla’dan, Çeşme’den bu yaz, Değişmem Bursa’ya yedi tepeyi, Olmaz İstanbul’suz memleket olmaz, Aç, Boğaz’a doğru her pencereyi.. Ne derseniz deyin, Burdur başkadır. Gölü var, gülü var, al halısı var. Benim kara gözlüm, uzun saçlım var. Anlat beni yaz, kış ve uçuk ballar. Vatan burdan başlar, uzar Burdur’a kadar.. İbrahim Zeki BURDURLU Karaya Vuran Çarık Bir çarık, yorgun, umutsuz Dertli, duygulu bir çarık Bir şehri kıyı sanmış ta Vurmuş yollara kendini.. Yırtık mı yırtık bir çarık Kovulmuş dokuzuncu köyden Bulmuş gibi onuncusunu Atmış kollara kendini.. Giyilmiş, sevilmemiş Dövülmüş, övülmemiş Sebil etmiş ayak ayak Hep hep ellere kendini.. Şehri kucaklasa vermezler, El açsa canlara görmezler Kahrından dert açmış da Sunmuş kullara kendini.. Şu sokaka, bu cadde, o han. Yeni çıkmış bir balık sudan Neylesin, netsin.. Şaşkın Vermiş sellere kendini.. Az gitmiş, uz gitmiş çarık Yıllar yılı adı hep çarık Korkuluğa çıkmış da adı Asmış dallara kendini.. İbrahim Zeki BURDURLU S p i k e r e Spiker, canım spiker Bir daha söyle, Söyle, söyle bir daha: “Burası Türkiye, Türkiye, Türkiye, Türkiye..” Söyle Ankara’nın taşını; Sil sil gözlerimin yaşını; İstanbul ne alemde, Bursa’dan geç, Dur, efece, İzmir’de.. Van’dan ne haber.! Günaydın! Ey doğu yaylalar.! Erciyes’ten Ağrı’ya çek bir tel; Çal bu teli Kemah’tan, Sivas’tan Çal, Kalksın Anadolu halaya.. Öp kelimelerle alnından Gaziantep’in, Adana’nın; Karacaoğlan, Karacaoğlan Gel Mevlana’ya, Konya’ya Bekle, bir kalb cenneti selamından.. Söyle canım kardeşim Haber ver haberlerin içinden. Giydir hasretimi sözlerinle; Ben de gezeyim şehir şehir, Bitmesin haberler n’olur spiker.. İn, bir hızda güneye Burdur’a Gül topla ordan bana bir yumak; Bir halı çiçeği de yeter. Yalnız ikisi de al olmalı, kan gibi al Burda bana her al, büyük bir bayrak.. İbrahim Zeki BURDURLU