Hayati vasfi taşyürek
VASFİ, Hayati Vasfi Taşyürek
(d. 17.05.1931 / ö. 20.04.1990)
Politikacı, gazeteci, yazar, şâir
(Âşık ve Tekke / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
20. yüzyıl halk şâirlerindendir. 17 Mayıs 1931’de Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinin Tanır kasabasında dünyaya gelen sanatçının babası Yüzbaşı Hüseyin Dede Efendi, annesi Zöhre Hanım’dır. Babası Yüzbaşı Hüseyin Dede Efendi Hayati Vasfi'yi köyde tarım işlerinin yanında sanat öğrenmesi için Elbistan'da bir kunduracının yanına çırak olarak verir. Askerlik çağına gelinceye kadar bu kunduracının yanında çalışan Hayati, delikanlılık çağlarına gelen bu yıllarda ustasının kızına âşık olur. Durumu babasına bildirir; kızı istetir ancak ustası kızını bir memura vereceğini söyleyerek teklifi geri çevirir. Üstüne Hayati'yi de kovar. Bu şekilde ilk aşk acısını yaşayan şâir, şiire de daha çok yönelir.
Resmî bir eğitim görmeden kendisini yetiştiren şâir, çevresindeki standart insan profilinden çok daha farklı bir profil sergiler. Cüsseli yapısının yanında Davudî sesiyle de hitabet noktasında son derece dikkat çekicidir. Kasabası Tanır’ın ilk belediye başkanı olmasının yanında bu görevi iki dönem yaparak beldenin tarihine damga vurmuştur. Tanır'da bugün hala ayakta duran pek çok yapı onun döneminde yapılmıştır. Uzun yıllar il genel meclis üyeliği de yapmıştır. 1964 yılında Afşin’de Efsus adlı bir gazete çıkardıysa da uzun ömürlü olmamıştır (Işık 2006: 3460). Afşin'de birçok halk şâirine kol kanat gererek destekleyen Hayati Vasfi Taşyürek, 1980 sonrası MİSK sendikasında da çeşitli görevlerde bulunmuş; 20 Nisan 1990 yılında Ankara’da kalp krizi sonucu vefat etmiştir. Hayatının son yıllarında maddi anlamda ciddi sıkıntılar yaşamış; vefat etmeden önce Ankara sokaklarında jeton satarak geçimini sağlamaya çalışmıştır. Mezarı bugün Afşin ilçesine bağlı Tanır mahallesindedir. 2004 yılında sanatçı Mustafa Yıldızdoğan tarafından büstü yaptırılarak Tanır'da sergilenmiştir (Taşyürek 2009: iii).
Annesi Zöhre ve dayısının da şiir ile haşır neşir olması, Vasfi’nin halk şiirine çocuk yaşta merak duymasını sağlamıştır. Şiire merakı dolayısıyla saz çalmayı da öğrenmiştir ancak eserlerini yazarak üretmeyi tercih etmiştir. Âşıklık geleneğinde yer alan “lebdeğmez” dışında geleneğin diğer gereklerini yerine getirmeyi başarmıştır. Döneminin usta sayılabilecek isimleri ile atışmalara katılan Vasfi, aşk, sevgi, hasret, memleket, kahramanlık ve erdem gibi konuları kimi zaman lirik kimi zaman ise epik bir üslupla yazıya dökmüştür.
Hayati Vasfi Taşyürek, şiirlerinde ustası ve arkadaşı olan M. Ferahi Sağ’ın verdiği “Vasfi” mahlasını kullanmıştır.
Hemen her konuda şiir yazan Hayati Vasfi Taşyürek, özellikle millî ve ahlakî konulara daha çok yoğunlaşmıştır. Babasının asker olması, onda kuvvetle muhtemel milli bilincin gelişmesinde ve disiplinli bir hayat tarzı geliştirmesinde etkili olmuştur. Bunun yanında ustası M. Ferahi Sağ’ın da milli hassasiyetler noktasında etkili olduğu söylenebilir. Sağ dışında sanatçının etkilendiği isimler arasında Mehmet Akif Ersoy, Âşık Veysel, Abdurrahim Karakoç, Karacaoğlan ve Arif Nihat Asya sayılabilir. Hayatının son yıllarında Ankara'nın Demetevler semtinde ikamet ederken şâir dostları Cemal Safi, Muhammet Çıtak, Hilmi Şahballı, Ayhan İnal gibi isimlerle vakit geçirmiş; şiir sohbetlerinde bulunmuştur.
Bazı şiirlerinde Yunusça bir eda ile karşımıza çıkarken bazı şiirlerinde Mehmet Akif gibi açık sözlüdür ve dik durur.
Siyasetle ilgilenmiş olması hasebiyle politik şiirleri de sayıca fazladır. Sosyal ve kültürel konuları felsefi bir üslupla işler.
Türkiye'nin her bölgesini coğrafya ayrımı yapmaksızın seven şâir için Kahramanmaraş'ın ayrı bir yeri vardır. Bunda elbette Maraş'ın memleketi oluşunun da payı vardır.
Şâir merakı hem de görevi gereği Türkiye'nin birçok yerinde, yurt dışında bulunmuş; özellikle yurt dışında bir zamanlar Türk yönetiminin hakim olduğu bölgelerde kaleme aldığı şiirlerinde hasret konulu şiirler yazmıştır.
Gençliği çok önemser. Türk gençlerinin atalarına layık birer vatandaş olmalarını diler. Torunu Selçuk'a atfen yazdığı şiir torununun şahsında aslında bütün Türk gençleri için yazılmıştır.
Şiirlerinde büyük bir çoğunlukla hece ölçüsünü kullanan şâir, yer yer vezinsiz ve serbest şekilde şiirler yazmıştır. Tek bentten meydana gelen şiirleri de mevcuttur.
Hayati Vasfi Taşyürek’i esasen başarılı kılan ve adını geniş kitlelere duyuran hiç şüphesiz hece ölçüsüyle ve halk şiiri formatında yazdığı şiirlerdir. Şiirlerini genellikle 11’li hece ölçüsüyle ve koşma nazım biçimiyle yazan Vasfi’nin dili oldukça sadedir. 8'li hece ölçüsüyle yazdığı semailer de oldukça başarılıdır. Kullandığı bir diğer nazım şekli de destandır. Yöresel kelime ve ağız özelliklerini de şiirlerine ustalıkla yerleştiren şâirin toplamda 9 dörtlükten oluşan “Lügatçemiz” başlıklı şiiri de ayrıca dikkat çekicidir:
"Ebesinin Oğlu" ve "Afşar Kızı-Türkmen Beyi" isimli iki türkülü hikâyesi de bulunan Taşyürek'in şiirleri Avni Anıl, Taner Şener, Güzide Taranoğlu, Tekin Tokuç, Tufan Şentürk, Mustafa Yıldızdoğan ve daha birçok isim tarafından bestelenmiştir (Atmaca 2017: 259). Bunların içerisinde Yıldızdoğan tarafından bestelenenler medyada önemli ölçüde ses getirmiştir.
Kaynakça
Atmaca, Seher (2017). Binboğa'nın Söz Pınarı-Afşin'li Âşıklar Şâirler Yazarlar. Ankara: Berikan Yayınevi.
Avcı, Ramazan (2008). Kahramanmaraşlı Şâirler Antolojisi. Kahramanmaraş: Fersa Matbaacılık.
Başaran, Uğur (2008). "Hayati Vasfi Taşyürek'in Şiirlerinde Yurt Sevgisi ve Millî Birlik Duygusu", II. Türk Dili ve Edebiyatı Öğrenci Sempozyumu-Bildiriler. yay. hz. Galip Güner vd. Kayseri: Erciyes Üniversitesi Yayınları. 37-40.
Işık, İhsan (2006). Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi.Ankara: Elvan Yayınları.
Taşyürek, Hayati Vasfi (1974). Dile Gelen Anadolu. İstanbul: Yağmur Yayınevi.
Taşyürek, Hayati Vasfi (2009). Barışa Hizmet. Ankara:
Kahramanmaraş Şiiri:
Vatan, Bayrak, İman namus uğruna
Şahlanan Aslan'dır Kahramanmaraş
Düşman orduları girdi bağrına
Kahreden Tufandır Kahramanmaraş
Kimse yan bakamaz hürriyetine
Toz kondurmamışdır haysiyetine
Fatihler mi gerek Türk milletine
Valide Sultandır Kahramanmaraş
Madalyalı Şehir dünyada birdir
İçi dışı aynı sözünde erdir
Koç yiğidin harmanı olduğu yerdir
Mertliğe Vatandır Kahramanmaraş
İndirilmez taştır Bayrak kalede
Bir sütçü İmam var her ailede
Eli, dili olmaz şikede hilede
Türkdür, müslümandır Kahramanmaraş
Boyun eğmez göğsün gerer kurşuna
Kapalıdır ufku yaban kuşuna
Bir devleti yendi yalnız başına
Gerçek kahramandır Kahramanmaraş
Açtı, silahsızdı, azmi bitmedi
Maddenin manaya gücü yetmedi
Yuvasını yaktı teslim etmedi
Can içinde candır Kahramanmaraş
Altın harfle yazdı tarih adını
Bozamaz bölücü ağız tadını
Savaşda askerdir kızı kadını
Barışta Ceylandır Kahmanmaraş
Lügatcemiz
Yemeniye ”˜'kelik'' yoğurda '' katık''
Bulgur pilavına ”˜'aş'' derler bizde
Genç horoza ''celfin'' pilice ''ferik''
Kümese yollarken ”˜'kiş'' derler bizde...
Büyük bakraca ''satır'' küçükse ''sitil''
Kerpiç duvardaki hatıla ''katil''
Tohumlara ''bider ''fidana ''çitil''
Büyük leğenlere ''teş'' derler bizde...
Kocamana ''iri'' ibriğe ''güğüm''
”˜'Dünür'' isteyici ilmekse ''tüğüm''
Rüşvete ''bartıl'' der şiire ''deyim''
Rüya alemine ''düş'' derler bizde...
Mirasçıya ''hısım'' taksime ''paylaş''
Huysuzlara ''vetsiz'' akrana ''taydaş''
Hanıma ''küldöken'' flörte ''oynaş''
Mendil sallamazla r''hişt'' derler bizde
Az önce ''debiyak'' demine ''bayak''
Kurnazlara ''kodduş'' kibara ''kıyak''
Çukur taşa ''gaklık'' dağlara ''koyak''
Yaz bahar eyyamı ''hoş'' derler bizde...
Bir dakika ''biti'' döven ise ''gem''
Kız kardeşe ''bacı'' ağabeye ''ede''
Güzel oluşa ''peh'' ilaçlara ''em''
Su veren toprağa ''leş'' derler bizde...
Vereme ''ince ağrı ''öksürüğe ''çor''
Merdivene ''süllüm'' konuşmaya ''şor''
Meyile ''yörep'' acemiye''tor''
Bir kısım peynir var ”˜'keş'' derler bizde...
Aşık ''deyişetçi'' buyur ise ''ne''
Peki demek için kısa yoldur ''he''
Kenarı oyalı baş örtüsüne
Bazan ''bürük'' bazan ''şeş'' derler bizde...
İhtimal ”˜'ellaham'' hatırlamaya ”˜'tamam''
Biberli salçanın lakabı ”˜'çaman''
Gömlek için ”˜'yelek'' kilota ”˜'tuman''
Söyledikçe vasfi coş derler bizde...
Begenecek hali tarif ederken
”˜'Arı sili, gökçek, peh'' derler bizde...
Unutma emi der şehre giderken,
Unutmam demezler ''eh'' derler bizde...
Amaleye ''ırgat'' yokuşa ''bayır''
Çok bilmişe ''eke'' kolaya ''gayır''
Bıkkınlığa ''ateh'' sevaba ''hayır''
Üzüm reçeline ''teh'' derler bizde...
Saçların
Hayati Vasfi Taşyürek
Söküp atılmıyor bende mi kusur?
Doğarken kök salmış öze saçların.
Bir kara sevda ki ya büyü ya sır,
Sığmıyor kaleme,söze saçların.
Örgüde bir başka,düzde bir başka,
Gizlendiği zaman nazda bir başka
Omuzda bir başka yüzde bir başka
Kirpik olmuş inmiş,göze saçların
İpekten sırmadan, tel tel yaratmış
Telini bir ömre bedel yaratmış
Sanki Vasfi için özel yaratmış
Dört mevsim bir başka taze saçların
Hayati Vasfi Taşyürek
Hasretin rengine, siyah mı desem
Ağarmak bilmiyor, sonsuz geceler
Ya gülerdim, ya da ölürdüm görsem
Acep yarda nasıl bensiz geceler
Yâr yerine, düş görürüm yatakta
Herkes uyur, ben yürürüm yatakta
El dinlenir, ben çürürüm yatakta
Gün doğmakla bitmez sensiz geceler
Süs için takılmış kapının zili
Yıllardır değmiyor, sevgili eli
Bilmem hangi dilden tarif etmeli
Yaşansa yazılmaz, onsuz geceler.
Gel, Hayati Vasfi, ağlama hele
Kutsaldır, aşk için çekilen çile
Beklerim yolunu mahşerde bile
Ömrümden uzansa, sonsuz geceler.