Card image cap
Fethi gi̇ray


 

- FETHİ GİRAY -

"Sen ey! İnsan oğlu
Ve sen ey! Yirminci asrın aziz medeniyeti!
Kanserli ciğerlerinde;
Daha asırlarca homurdanacak barutun hürriyeti."

 

1918 yılında Bilecik'in Söğüt ilçesinde dünyaya gelen Fethi Giray Ankara Erkek Lisesi'ni bitirdi. (1938) Mezun olduktan sonra 1951 yılına kadar resmî kuruluşlarda memurluk yaptı. Ardından Ankara Ajansı ve Hürses gazetesinde muhabir olarak çalıştı. Ankara’da Telgraf (1953) ve Kudret (1960-66) gazetelerini çıkardı. Ankara Telgraf Basımevi'ni işletti.

İlk şiiri “Rizeli Ali’nin Hikâyesi”, 1939 yılında Dikmen dergisinde yayınlandı. 1943 yılından itibaren şiirleri Yeni Edebiyat, İnkılapçı Gençlik, Servetifünun-Uyanış, Varlık, Ses, Yürüyüş, Yurt ve Dünya, Harman, Yaratış, Gün, Meydan, Edebiyat Dünyası, XX. Asır, Yeni Sanat, Yeditepe, Pazar Postası, Dost, Yön gibi dergilerde yayınlandı.

Şiirlerinde önceleri halkın gündelik yaşamını, sıkıntılarını ve sorunlarını dile getiren şair İkinci Dünya Savaşı yıllarında yazdığı şiirlerinde savaş, barış, işsizlik ve yoksulluk gibi konuları içten, yalın bir dille işledi.

Giderek şiirlerinde ele aldığı konular çeşitlenen ve bu arada öyküler de yazan Fethi Giray 25 Şubat 1970 tarihinde geçirdiği bir kalp krizi sonucunda Ankara'da, yaşama veda etti.
 


 

BAZI ESERLERİ: Şiir: Sulha Selâm (1941) 1943 (1943, Suat Taşer’le) Şiirler (1972 Bütün şiirleri)

 

BİLİYORUM

Biliyorum
Birgün bu şehirden gideceksin
Pırıl pırıl ışıklı bir istasyonda
Elinde ufak valizin
Ne yapalım hayat bu
Yaşamak biraz böyle diyeceksin

İçinde hür maviliklerin özlemi
Küçük odanı, kitaplarını
Ve mahsun bırakıp göklerle başbaşa beni
Biliyorum,
Bir gün bu şehirden gideceksin...!

YARALI

Rüya görüyordu vurdular.
Kapandı toprağa upuzun,
Bir avuç barut yamandı ete;
Yaralı uyuyor,
Susun...

Bu hırıltı,
Bu çatlamış dudaklar,
Bu pelte pelte kan içinde yüzen baş;
Bu tek kol,
Bu tek bacaklı kahraman,
Ak saçlı,
Omuzu nasırlı ananın
Yemenden dönen en son oğludur,
Onun göğsünde: Çanakkale,
Onun göğsünde: Dumlupınar,
Kurşunla yazılıdır,
Bu NEFER!
“Açma da yaramı anam! kan gider”
Dadaylıdır

ÇOCUKLUĞUM

 

Fevziye Abdullah’a saygılarımla

Kutudan evlerim kervansaraydı
Ve rengarenk kuşlar saçaklarında
Uçurtmam, deynekten atlarım vardı,
Ben at oynatırdım kaf dağlarında.

Döğüşken horozum en büyük dosttu,
Topaç dönderdiğim meydan en mesut dünya.
O zaman kağıdım; kalemim yoktu,
Sulara çizdiğim bir mavi rüya.

Bir damlacık kan: büyük zaferim,
Yaşıyor serçeyi vurduğum dalda
Devlerle yarışan kahraman bendim,
Çember çevirdiğim taşlı yollarda.