Bir Nokta Bu Kadar Mı Acıtır Canını İnsanın?


 


“Bir nokta bu kadar mı acıtır canını insanın?" Yıldız Gülüm



Öğrendim ki yaşarken bir insanın ismi telaffuz edince hatırına gelince bile canını acıtır mı? Acıtırmış yaşarken ben, onun ismini söylerken yüreğime hançerler saplanırken öğrendim.


Onun ismi oysa güller gibi koksun isterdim gel gör ki olmadı, adını andığım her bir cümlede göğsüme saplanan elindeki hançeri saplamış gibi, göğsümde bir sızı acı sancı ve yalancı olduğunu hissediyorum.

Onu düşünürken nedense nefes alamıyorum, aslında ne alakası var demeyin öyle işte. Gönül deryamı gezerken suratım asılıyor kasılıyor usanıyor her şeyden mütemadiyen. Oysa, ne çok gülmek güldürmek gezdirmek sevmek okşanmak isterdir tarafından.



Ne kadar mutlu olmayı, onu mutlu etmeyi gülümsetmeyi, onunlayken gülmek isterdim olmadı…



Gönül sarayım gel gör ki harap olunca, bende haliyle harabım şimdi, harap olunca da haliyle darmadağın kaldım toplayanım yok anlayanım yok.



Kahroluyorum desem de her gün, çare olmuyor her gün daha acısını arttırarak devam ediyor ve bu acı sancı, geçmiyor bir türlü ey hancı, sormayın bu kaçıncı, ben yabancı o yabancı ben değildim inanın oydu yalancı.


İçimde öyle anlatılması mümkün olmayan büyük bir savaş var ki, şimdi bile anlatırken yordu, zaten içimde yanan kordu ne aradı ne sordu.


Kalbim sadece o diyor, gelsin diyor yetti diyor, aklım mütemadiyen unut gitsin derken gönlüm izin vermiyor parçalandıkça parçalanıyor, biliyorum dönmeyecek geri, ne onun ederi ne benim giderim döndürmeyecek gideni.


Umut Rabbimden bitmeyen bir hazinem, bitmeyen desem... Umut benim gibi insanların en büyük sığınağı dergâhı, her gün uyandığım anın sabahı...


Her gün çıkmayan aklının bir köşesinde duran ve hatırladıkça gülümsediğim, üzülme kahırlanma elbet gittiği gibi dönecek. İşte o bir gün beklediğin günün sabahı akşamı, sana dönecek yine seni güldürecek sesi sarıyor onu bana anlatıyor anlatırken kocaman yankılanıyor, kalbim bunun yalan olduğunu hissedince inananın kanıyor parçalanıyor bu yalana karşı. Artık onlu hayaller kurmaya başlıyorum gönlümdeki kanayan yarayı sarmak için…


Sonra birden neden müdahale ediyorsa bana aklım, dur diyor kendini kandırma, oyalama dur daha fazla zarar verme kendine, var git değer verene değer verdiğine yeniden bir sevdiğine. Ne çare ki gönlüm tamamıyla onunla kaplıyken, onu isterken aklımın mütemadiyen saçmalayarak hayır demesini kim dinler ki? Bunun ne olur ki bir ederi değeri?


Anlayacağın nereye gidersen git, kaçamazsın ben yine seninleyim, sen bedenen benimle olmasan bile, işte sana olan aşkım geliyor böyle dile, selamlar olsun sen gibi vefasız sevgiliye.

 

Mehmet Aluç