Hayatın Kapısı Kapanırken Hayatla Son İç Konuşma -1-         (Monolog bir konuşmayla kimlikle)

 
kapılar kapanırken ile ilgili görsel sonucu

Kendi kendisiyle mi konuşuyordu hem evet hem de hayır, küçücük bir odada boş bir sandalye ve kendisi ayakta, sandalyeye karşı konuşuyordu.
  -Ey hayat söyle bana, sen iki kişinin karşı karşıya geldiği anda yaşanılan mısın? Yoksa tek başına da yaşanılan göz göze yüz yüze bir insanla karşılaşılmadan yaşanılan bir nefeslik yol musun? Yanında istediğin kişilerle yol almasam da elini gözüme sokarak gözlerimi, gözlerimi çıkaramayınca kalbimi duygularımı çıkararak beni tek başına bırakan bir kötü dost musun cevap ver bana?
Sandalyeden haliyle ses çıkmaz cevap veremez, hemen sandalyeye oturarak farklı bir kimlikte hayatın yerine geçerek.
  -Ben sana derim ki benim sana faydası olacak insanları seç yoksa iyi olmayanlar sessizce gözlerini oyar, kalbini yerinden söker duygularını hislerini köreltir seninle alay eder seni sömürerek çıplak bırakırlar, ben neden gözünü oyayım kalbini yerinden sökeyim? Ben kılavuzunum dostunum neden anlamazsın?
Kalktı sandalyeden karşıya geçti ayakta durarak
 -O zaman ben bu gözlerimle hayata bakarken seni seçemiyorum anlayamıyorum, seni anlamak için insanlara bakıyorum senin bir tek eserini göremiyorum?
Hemen karşısındaki sandalyeye oturarak konuşmaya başladı.
  -Senin gözlerinle tek başına bakarsan göremezsin, benim gözümle ve kendi gözünle aynı anda bakacaksın, onlarda senin gibi benim gözlerimi çıkararak sen gibi kendi gözleriyle bakıyorlar ve beni göremiyorlar.
Hemen sandalyeden kalktı, karşıya geçerek.
  -Sende izin verme o zaman, izin verir isen varlığının ne değeri var ki?
İsterseniz gerisin oturdu kalktı demeden devam edeyim siz anlayın artık.
-Ben nasıl müdahale edebilir mi, sen beni seçmedikten sonra, ben seninle varım istemenle varım, benden kaçarsan ben ne yapabilirim?
  -Ne bileyim işte yap bir şeyler.
  -Bana diyeceğine sen benimle yürümeyi istediğim güzel insanları seçerek bunu yapmış olsaydın da.
  -Ruslar gibi da da da diyerek konuşma anlaşılır ol.
  -Sen anlamak için anlaşılır bir insan olmayı seçtin mi?
  -Bak şimdide mi mi mu geçmiş bitmiş zaman kipleri cipleri kullanarak beni oyalama, bundan sonra ne yapabilirsin onu söyle?
  -Benim sözüm benimle olana verdiğim rolü oynamayı seçenlere bana rol verenlere olursan ne kazanabilirsin ki?   Sende bunu bal gibi hatta eşek gibi biliyorsun.
  -Bilmiş olsaydım, sana sormazdım.
  -Benimle değil de, kendi kazancın için aklını fikrini dünya için sömürenler için sattığın için anlayamazsın, sen onların yanında oldukça, hep kaybetmenin acısını anlayacaksın.
  -Şimdide filozof oldun, bana bir kapı aç çıkayım bu çıkmazdan.
  -Çıkmaz mı, kendin gülümseyerek avuçlarını ovarak çok para kazanarak aklını satarak benim elimi kolumu bağlayarak, dün o sömürenlerin kapısını sana çalma dediğim halde, çalan sen değimliydin?
  -Miydin kiminleydin dün din dın mın demede düzgün anlat.
  -Anlatacak söz yok kalmadı artık!
  -Ne demek anlatacak söz kalmadı?
  -Anlamayana söz ne yapsın?
  -Soruma soruyla sorma cevap ver!
  -Ne için cevap vereyim?
  -Neden beni anlamıyorsun?
  -Neden mi? Ben mi? Sen otuz yıldır beni anlamak için yanıma yaklaşmıyorsun hep uzak kaçıyorsun, ben seni beş dakika anlamazsam ne olur? Yolum mu şaşar, zaten seninle bende şaştım kaldım…
  -Duygusal aktarım konusunda çok yavaşsın, bunu kabul et artık, bak örnek olarak karşındayım.
  -Sen benim sana verdiğim duygusal hisleri benimle almak istemedin, sana gitme yazık olur pişman olursun, kazandım sanırken kaybedersin dedim kendimi parçaladım, bak üstümdeki elbiselerim donuma kadar paramparça, her taraftan rüzgârlar esiyor, kıçım donuyor sayende…

Mehmet Aluç

Devam edecek inşallah. Arkası yarın

Card image cap