Card image cap
Zurnata çalanlar

ZURNATA ÇALANLAR
 
Klarnet üfler Trakyalı
Derdine dermandır dokuz sekizlik vuruşları
Hayatın tozpembe hali toz dumandır
Horoz ötüşü keklik çığlığı ortaya karışık
Bir düğün sonrası kirli
havlu içinde sarılmış yaraları
 Kamışları eskimiş klarnetin
 
“Koy çuvala vur duvara” inleyen
Deli Selim olmak mı lazımdır
Yoksa mastika çekip mastika mı
Üflemek lazımdır
 
Yumurta topuk pis burun
Ezik ökçelerindedir hıncı açlığın
Bu coğrafyanın sancısı hep aynıdır
Ezik klarnetin ucundan hayat damlar
İnce sızıntılıdır kemanın telleri
 
Sen!
 küllenmiş ateşlere üfler gibi üfle
Kılarnetini usta
Sosyete mallesinde kılarnet
Bizim mallede gırnata çal
 
Özenilecek bir tarafı yok hayatın
Üfleyende ölüyor üflemeyende…
Su içmenin de anlamı yok
Çek rakıyı
Sen öle öle çal!
Sancıların sallansın çamaşır ipinde          
 
Zurna üfler Urfalı
Diyarbakırlı ya da kimliği kayıp bir Vanlı
Dertlerin halaya durduğu bir vakitte
 gece çığlık çığlığadır bin yıldan beri
hem de (h)alayına bir çığlıktır bu
Sığınır bir zurnanın alt deliğine
tedirginliği kırmançi ezgilerin zirvededir
Bin kişinin aynı ayak aynı ritim olduğu bir anda
Turnalar ayrı diyarlara koparıp atarlar kanatlarını
Darmadağınıktır türküler hep kırık havadır hoyratlar
Baharlar güzlenmiştir yaz olmadan
Sancı iki kere sancımıştır ölüm doğurmuştur geceyi
Yazgıları iki dörtlüktür basittir zurnanın kamışında
Firari ritimler indikleri düzlüklerde korkusuzdurlar
Candarmalar “lori lori” takılmıştır bir türkünün peşine
Dişleri dökülmüş zurnacının başkadır derdi
Halay sonu yiyeceği hindinin eti için
 diş aramaktadır Halo Celalo
seyyar tezgâhlarında Batman’ın
“Cane cane işte meydani” havalarındadır isyan
 meydanlar ip gibi h(alay)dadır
Bir mavzerin tek kurşunluk hizasında
 cümle hayatlar yarınlarını tüketmiştir
Kokuşmuş bayattır vitrinlerin en güzel yerinde
Dizilmiştir ip gibi duvar diplerine
Avuçlarında olmayan ekmeklerle ziyafet çekenler
Sancılar son demindedir gecenin
Gece yine erken doğumundadır umutların
Ucuzdur, basittir hayatlar
Tesadüfen canlı kalkarlar oturdukları yerden
“Bişi olmaz” edalarıyla ölümlere merhaba
Diyenler ne de çoktur
Doğanlar alır ölenlerin yerini
Öylesine büyürler yürürler
Sancı yeniden doğmuş doğurmuştur
Ölüm günleri yarışır doğum günleriyle
Kör bir devran sürer gider kervanını…
 
Trakya’da inler bir klarnet
Anadolu’da bir zurna çığlığı
Tellerini aşındırmış bağlama
Dümbelek bir körün elinde
Asırlar boyu…
Hep ağıt! Hep ağıt!
 
Ben anlıyorum da her şeyi…
Bu ‘zurnata’ çalanlar…
Hariçten gazel okuyanlar da kim oluyor?
 
 
Şuayip ODABAŞI
21.11.2019/Kepez/Çanakkale