Card image cap
Yüzünü yakan öğretmen

SARIVADİ’DE YÜZÜNÜ YAKAN ÖĞRETMEN
 
Bu ülkede öğretmen olan çocukların çoğunluğu köy kökenli, kentlerin varoşlarından, işçi sınıfı içinden çıkmış çocuklardır. Öğretmenlerin içinde, el bebek gül bebek olan, hayata dair tecrübeleri olmayanlarda vardır. Bu çocukların anne babaları ekonomik yönden iyi durumda olduklarından çocuklarını birazcık şımartıp hayata hazırlamayıp, eksik bırakmışlardır.
Hayata eksik başlayanların hayat tecrübeleri yoktur. Yumurta pişiremezler. Soba yakamazlar. Gördükleri en masum böcekle bile barışık değildirler. Ağaca çıkamazlar. Horozdan korkarlar filan.
Ermenek Sarıvadi köyünün alt tarafında bir “Aşa Malle” vardı. Bu mahallede bile okul vardı. Bir gün baktık ki okula tıfıl bir öğretmen atanmış. Ders bitiminde Sarıvadi kahvesine gelip gidiyor. Konuşuyoruz. Günler geçiyor. Kış geldi iyice. Sobalar yanıyor.
Birgün baktım, kahvede birisi oturuyor. Dikkatli baktım. Aşa Malle’nin öğretmeni. Yüzünde bir yanık Kaşlar kirpikler gitmiş. Saçların ön tarafı yok. Yüzü kıpkırmızı. Bir krem sürmüş yüzüne. Şımşım parlıyor. Sordum, “Öğretmen ne oldu?”
“Soba yakarken oldu. Sobayı yakmıştım. Sönmüş. Uğraştım yakamadım. Bir çay bardağı mazot döktüm. Sobanın kapağından üfledim. Poffff diye bir sesle birlikte, sobanın hava kapağından çıkan alevle yüzüm yandı”
!!!
Fen Bilgisi dersi okumuş öğretmen, sıcak sobaya mazot dökülmeyeceğini tecrübe edememiş. Edemez de…” Bir öğretmenin Köy Enstitülüler gibi “Yaparak yaşayarak öğrenmesi gerekli ki” ağzını gözünü yakmasın. Elini ayağını kesmesin.
Sarıvadi köyünde kaldığım ev köy meydanındaydı. Kahvenin önünde odun kesiyorum. Köylüler kendi aralarında, “bu öğretmen şimdi ayağını keserse, doktora götürecek araçta yok” diye konuşuyorlarmış. Birisi; “bana bakın! Bu çocuk acemi değil olum! Baltayı havada çeviriyor. Balta saplanınca gübüsüyle vurup çıkarıyor. Bu öğretmen bu iş biliyor” dediğinde, şaşkın şaşkın bakınıyorlarmış. Benim haberim yok.
Ben Kazdağlı bir öğretmenim. Sonra öğrendiler. “Odunları kısa kes” diyen birisine,“sen benim sobayı gördün mü?” diye sordum. Şapşallaştı.
Ev sahibinin keçilerini “kırklık” alıp kırktım. Tekeye de özel kırkım yaptım. Ev sahibi Emine Nine şaşırdı kaldı.
Ne zaman ki öğretmenlik mesleği teorik bilgilerle oluşmaya başladı. Pratik yapısı eksik kalmış öğretmenler köylere gönderildi.
Öğretmen, tavada yumurta pişiremedi. Pencereye perde takamadı. Dereden geçemedi. Okulun kapı menteşesini düzeltemedi. Kurşun kalemi açamadı. Ayakkabısını boyayıp pantolon ve gömleğini ütüleyemedi.
Daha beteri şudur ki; keser, kerpeteni, tornavidayı bilmeyenler… Çiviyi ters çakanlar… Dizüstü laptop çocukları…
Yüzü, kaşı ve gözü yanık öğretmenler çoğaldı.
Şimdi ateşsiz yanıyoruz.
Köyler bitti.
Eğitim bitti.
Diğer biten şeylerin listesini siz tutun. Bana da söyleyin.
 
Şuayip ODABAŞI
Aralık2023