Yani Anlatsam Mısralara Sığmazsın Bir Durumu Hiç Değildir!

 kararsızlık ile ilgili görsel sonucu

  Önce bir şeyi birisini sevmek övmek ve sonunda, sevmediğini ifade etmek kadar saçma bir düşünce ve yaşam şeklini hiç sevemedim!  İlk başta ya seversiniz ya sevmezsiniz, sevmezsiniz beraber olursunuz sonrasında seversiniz, lakin ilk önce sevdim diyerek sonrasında bir anda sevmedim diyemezsiniz katlanırsınız ilk baştaki bu yanlış seçiminize, hoşlandığını kendinize inandırarak dünyasını yıkamazsınız bir anda! Herkesin sevmek anlayışı farklıdır, devasa bir kucaklama olmasa da herkes bir şekilde sever, ya sevdiğini kucaklayarak ya da içinden sessizce sever gösterir, ya da içinden sever sevdiğini hissettirmez falan filan, bazen de olmaz böyle sonunda bir yalan. Sandığınız şey sandığınız değil sanmadığınız bir şey ise, dün dayandığınızı bugün anlamadığım anlayamadığım değil biranda diyemezsiniz, varsa böyle bir dünyanız mutsuzluk üzerine kuruludur, hayat boş sevmelerle oyun değil dibi kurumuş ağaç gibi çürümüş fos olmuş bir hal gibidir, hoş olmuş değildir boş bir değersizliktir.

 

  Yani anlatsam mısralara sığmazsın bir durumu hiç değildir, bu nedenle böylesine durumlardan haz almam, böylesine yamuk durumlardan sizlerde hoşlanmazsınız bilirim. Hayat ağır çekimle oynatılan bir film karesinde yaşanılan bir hayat değil ki, dur yenide baştan başlayayım şu duygularımı bir daha gözden geçirelim, yeniden filmi çekelim yeniden senaryoyu değiştirelim durumu hiç söz konusu değil! İnsanoğlu yanlışa her zaman düşer de, her defasında telafisi ile eski durumuna dönerek, hiç yanlışa düşmemiş pozisyonuna getirmiyor, içimizde bir ukde olarak kalıyor, yani biranda sevmiyorum diyemeyiz, duygularım o gün o anda körelmiş falan filanda diyemeyiz… Böyle bir haltı yiyemeyiz, yersek boğazımızda kalır!

 

  Bazen anlamaya çalışmak çok zordur, anlasanız içiniz de bir yara kalacağını bile bile anlamamak isteriz lakin böyle durumlarda, karşımızdakini anlamalıyız, kendimizi onun yerine koymak zorunda olacağız yoksa… O sizi bir çocuk gibi severse onu sevdiğiniz için, varın filmin devamını siz yazın ve seyredin diyeceğim bu film Oscar’ı kazandırmaz bilesiniz an baştan. Sanırız ki bizim renklerimiz, başkalarından daha renkli apayrı bir özelliği var, yok öyle bir şey kendinizi kandırmayın, renkler bellidir renk körlüğünüz varsa buyurun bakalım neymiş ” Renk körlüğü bir canlının görme merkezinde özel bir pigment molekülünün bulunmaması veya gerektiğinden az bulunmasıdır. Bu eksiklik sonucunda çeşitli renklerin çevresindeki renkler ayırt edilemez. Kırmızı, yeşil ve mavi renklerden bir ya da birden fazlasını ayırt edememeyle ortaya çıkan bozukluktur.” Buyurun buradan yakın gönlünüzü aklınızı, renkler bellidir senin benim özel ayrı renklerimiz yoktur bu renklerden başka rengimiz yoktur, çok sevdiğimiz renkler vardır o da bizi ilgilendirir.

 

  Ha siz bende tılsım var, benden başkası bunu bilemez derseniz ey akılsız, madem tılsım vardı en başta tılsımın neredeydi? Büyülü olan görüşün bakış açın izine mi çıkmıştı? O günde ilk gördüğünde dudakların titreyerek “ Sevirim ben seni candan” derken aklınız neredeydi? Şimdi mi aklın başına geldi diyerek, aklınızdan hesap sorun onu karanlığa hapis edin, başka bir şeyde etmeyin yazık olur, üzülürüm, vesselam.

Mehmet Aluç