Card image cap
Üstüne üstüne gi̇tmek!

ÜSTÜNE ÜSTÜNE GİTMEK!     
 
Bütün şarkıları, türküler gurbet “üstüne.”
“Üstüne üstüne” gideceksin korkuların.
“Üstüne,” beş kişi çullanınca çareyi kaçmakta buldu.
Cambaz ip “üstünde” oynar. Siz oynamayın.
Her şeyin “üstüne” çıkılmaz.
Bıçağın “üstüne,” nasıl düştüğünü anlamadı.
Yol “üstünde,” boylu boyunca yatıyordu.
Tabutun “üstüne,” Türk Bayrağı’nı örttüler.
Tabutun “üstünden” zor aldılar.
Hamalın “üstü” başı kir içindeydi.
“Üstüne” bir şeyler al, bu akşam serin olacak.
Kedi korkudan ağacın “üstüne” çıkmış, inememiş.
Bir eşeğin “üstüne” beş eşek binmiş. El insaf.
Kamyonun “üstüne” binenler, köprünün altından geçeme-diler.
O tuğlaların “üstüne,” bir sıra daha işleyin.
Anahtarı kapının “üstünde” unuttuk.
Masanın “üstünde” bir şey kalmamış.
Devenin “üstünde” çiftetelli oynanmaz.
Köprünün “üstünde” inek otlamaz ve de otlatılmaz.
Köprünün “üstünde” piknik yapılmaz.
Duvarın “üstüne” çıktı, indiğinde başı sarılıydı.
Kör gibi gitti, b.kun “üstüne” bastı.
“Üstüne” başına bakmadı, rezil oldu.
Gömleğinin “üstünde” sarı saç buldum hayatım.
Bu baklavanın “üstüne,” bir kahve gider.
Bütün rakıları içti, “üstüne” bira ile cila yaptı. Hâlâ evine gidememiş.
Bütün hediyeleri kaptı, “üstüne” birde oynadı.
“Üstüne” çıktığı iskele göçtü.
Her duvarın “üstüne” çıkılmaz.
“Üstüne” çay döktü, ne şapşalım dedi.
Dosyanın “üstüne” git dediler.
“Üstüne” çıkmadığı dosya kalmadı.
Gözün “üstünde” kaş var. Antalya’da da kaş var.
Ağanın poku “üstüne” pok olmaz.
Sandalyenin “üstüne” oturmadı, tünedi.
Yüz verdik “üstümüze” çıktılar.
Kocasını iş “üstünde” yakaladı, boşandı.
“Üstündeki” bütün elbiseleri çıkardı.
Ne adamlar gördüm “üstünde” elbise yoktu.
“Üstünde” elbise olanların hepsi adam mı sanki?
Elimin “üstüne” elini koy sevdiğim.
El elden “üstündür.”
Benim elim seninkinden daha “üstündür.”
“Üstünlük” sağlamak için savaşlar yapılmıyor mu? “Üstün” nitelikli adamlar lazım bize.
Rakibine “üstünlük” sağlayan lider olur.
Suyun “üstüne” çıktı. Baktı dünya kötü. Yeniden suyun altına girdi.
Zeytinyağı gibi suyun “üstüne” çıkmak nasıl bir meziyet? Üstüne “üstüne” geliyorlardı. Oda, “üstüne” gitti.
Şimdi Karaca Ahmet’te, kimsenin “üstüne” gidemiyor. Köprünün üstünde “Üstüme” gelmeyin dedi. Üstüne gittiler. Hâlâ Boğaziçi’nde arıyorlar.
Minibüsün “üstüne” inek yüklediler. İneğin “üstünden” yolcu bileti çıkmadı.
Polis “üstünü” ararken adam gülmeye başladı. “Üstümden” büyük bir yük kalktı.
“Üstümdekileri” attım, vurdum kendimi yollara.
“Üstüme” karşı saygılı olmalıyım.
Benim “üstümde,” Mırtaza Bey oturuyor. Adam benim “üstümde” durmadan bağırıyor. “Üstüne” fazladan şu evi de vereceksin.
Bu gömleğin “üstüne” bu ceket olmadı hayatım.
Sucuğun “üstüne” bir yumurta kıralım.
Altını “üstüne” getirdiler bu şehrin.
“Üstümüzde” karabulutlar dolaşıyor.
Oha! Gel de “üstüme” çık bari!
 “Üstümüzden” geçen geçti.
“Üstümüzden” tren geçti.
“Üstümüze” kuşlar sı…
Üstümüzden geçenlerden haberimiz ne kadar var ki?
Yerin “üstünde” her şey ayan beyan ortada. Yerin ”üstün-de” zor idare ediyor insanlar birbirlerini. Yerin altından bir ses çıkmıyor. Yerin altında bir memnuniyet var ki, şikâyet edende yok. Yerin altından, yerin üstündekilere laf atanda yok.
***
“Belki üstümüzden bir kuş geçer Kanadından bir tüy düşer” (Yüksek Sadakat)
  Bizim üstümüze kuş tüyü düşmüyor. Kuşun  … düşüyor.
***
     Adam emekli olmuş. Emekli parasıyla ev yapayım de-miş. Evin temelini kazmış. Karısını öldürüp temelin içine gömmüş. Adam, karısını öldürmekten tutuklanmış. Hâkim adama sormuş.
“Karını niye öldürüp, evin temeline gömdün?”
Adam başlamış anlatmaya:
Hâkim Bey, evi yaparken eşim evi benim üstüme yap! Evi benim üstüme yap!” diye o kadar ısrar etti ki dayanamadım. Evi karımın üstüne yaptım.”( !!?? )
***
     Bütün insanların el “üstünde” tutulduğu, bir dünyanın hayalini kuruyorum. Hayallerim, “üstüme üstüme” geliyor.
“Üstelik” dünya kirleniyor. Bende her şeyin “üstüne üstü-ne” gidiyorum.
 Arkama bakıyorum.
Bir ben varım, birde gölgem.
Gölgemin “üstünde de…”


Şuayip ODABAŞI