Sancılar Çeken İnsanların Sancılarına Aşkla Ulaştır Beni Ey Gönlüm…


Ä°lgili resim


 Hamd Sena övme ve övülme âlemleri yoktan var eden Rüzgârları estiren bulutları sevk eden göklerin ve yerin Tek hükümdarı kayıtsızve şartsız Hâkimiyet yetkisine sahip egemenliği tekelinde bulunduran yaşatan ve öldüren öldükten sonra yeniden diriltip hesaba çekecek olan Allah Subhanehu ve Teâlaya mahsustur.


Salat mahlûkatın etmeli ve örneği Allah Subhane veTeâlâ ya çağıran davetçi nurlu kandil şahit müjdeleyici ve uyarıcı Allah Subhanehuve Teâla ya ahiret gününe iman eden ve Allah Subhanehu ve Teâla’yı  çokça zikredenler için en güzel örnek Rasulullah (s.a.v)’e aittir. Selam Resul’ünün takip eden hak ve temiz ehli beytine, ashabına, ashabını takip eden selefine,din gününe kadar onların izinden giden tüm muvahhidlerin üzerine olsun.inşallah.   (Alıntıdır-Sümeyye Sancak)



Konuştuklarımız söylediklerimiz aşka dair bir vesair, başka ne olabilir ki aşk olmazsa nasıl bu sıcaklarda, gönlümüzde bir esintinin serinliğiyle dolaşamaz isek, nasıl huzura ereriz ki? Hoyratça yaşamanın mizacı ile unutulmuşluğun kara gölgesinde nasıl yaşanılır? Yeri göğe sığmayan bu aşk ki gönlümüze sığmış, yamalı olmayan kanayan açık yaralara merhem iken nasıl bu yaralara sürülmez?
 
Sokaklar şehirle beyhude kalmasın, kaldırımları dahi söken mutsuzluğun hırçın rüzgârları esmesin diye aşkla gezmek var iken, elimizde mutsuzluğun hançeri ile kendimizi önümüze geleni hançerlerken bu akan kanlar, aşk ile sarılmasın mı?
Mütemadiyen iteleyen uçurumlara iten elleri sarmak sarılmak için kullansak, duvar diplerinde yalnızlığın kör kurşunu ile kurşuna dizilmenin sevdasında olan parmakları, aşk ile sardırsak ölümlere idamlara son verdirsek, daha güzel olmaz mı?
 
Yanılgıların trenine binerek, soluksuz kalacağımız bu yanılgılarımızın sonucunda üstümüze az sonra çökecek olan gök kubbesin altında kalmaktansa, gök kubbeyi aşkla doldursak, gök kubbe genişleyerek semaya çekilerek bizi yorgun yılların şehrine götürecek olan trenin seferine son verdirse, sapla samanın birbirine karışmadığı günleri yaşasak…
 
Her bir satırı aşkla doldurma heyecanım, gamlı hayatımın sonunu getirirken, Arapsaçına dönmüş duygu ve düşüncelerimi birbirinden ayırarak o kördüğümü çözerek, muhabbetin kıvılcımını attırarak bildik aşk dolu insan sezi dolu vakur söylemleri yükleyerek gönlüme, beni öylesine memnun ediyor ki tarifi anlatılması çok zor…
 
Düşünüyorum çünkü varım insanım, önce hakka secde etmem, kendimi değil insanlığı düşünmem beni insan yapıyor, hakka varmam yolda kalmışın çığlığına varmam beni insan yapıyor. Üşüyenler var iken, sımsıkı pardösüler giyerek dolaşmam beni insan değil bencil yapar. Her zaman sımsıcak odalara kapımın açılması değil, odaları soğuğa açılanlar var iken onların odalarını bir selamla muhabbetle ısıtıyorsam insanım ben o zaman. Kendime zenginlik peşimde bir gölge gibi takip etmesi beni insan yapmaz, zenginliğimi paylaşıyorsam insanım yoksa… Yollarda da sancı çekenlerin izine basmadan, kendime ayrı bir yol inşa etmem, bana yaltaklık yapan zenginliğimin egosunda düştüğüm uçurumların farkına varmadan yaşamamı sağlaması bana insanlık kazandırmaz…
 
Vakıf olmak çok güzel, dünlerin sancılarına yenik düşenlerin bugünkü sancıları feryat ettirmeden yetiştir beni ey aşk ey gönlüm… Hayatın bir başı birde sonu var, sonsuz hayatta var olarak cennette insanlarla var olmam için, beni insanlara ulaştır. Sancısız yaşamanın batağından çıkarın, sancılar çeken insanların sancılarına aşkla ulaştır beni ey gönlüm…


Tebessüm bir ilaç cennetten gelen
Gülümseme bir ilaç haktan verilen
İnsan için yaşamak hak var git deva ol diyen
İnsan hakla değil mi aşka hakka insana yürüyen
 
Mehmet Aluç