"mi̇ni̇ etek gi̇ymeyi̇n deprem olmasin!" di̇yen var mi?
"MİNİ ETEK GİYMEYİN DEPREM OLMASIN!" DİYEN VAR MI?
Deprem.
Yerkabuğunun
içinde büyük bir enerji boşalması. Jeolojinin ilgilendiği bir doğa olayı.
Dünyadaki kıtaların belirli bölgelerindeki fay kırılmaları, çökmeler ve daha
birçok nedenle yerkürede sallantılar yani depremler oluyor.
Bizler
Dünya’da deprem kuşağı üstündeyiz. Belirli zamanlarda sallanacağız. Deprem
kuşağı üstünde olmayanlar sallanmayacak. Bu kuşak başka kuşak.
Depremin
olduğu yerlerde binalar sağlam yapılmışsa, ölen olmuyor. Japonya gibi. Japonların
Allahı yok.
Eğer
binalar çürük yapılmışsa, ölen sayısı çok oluyor. Türkiye gibi. Bizim Allahımız
var.
Bir yılda
(2020) depremden ölen insan sayısı 268 kişiymiş. 150 kişi ülkemizde ölmüş.
Kadere bak!
Memleketimizdeki
yobazlar, geri zekâlılar depremlerin oluş şeklini, fuhuşa, mini etek giymeye,
namaz kılmamaya, oruç tutmamaya…(ve daha neler) kadar indirgeyip, yalan dolanla
toplumu geriyorlar. Kin ve nefret zirve yapıyor.
Bizim
ülkemizde, deprem bölgeleri fay hatları varken depremler bitmez.
Ülkemiz
insanı, “imar barışı/affı” adı altında çıkartılan yasaları alkışlayıp, depreme
“hello” deyip göbek atmasını iyi biliyor. Birde bu konuyla ilgili yapılan
televizyon spotları (reklamları) işin çabası. (Yandaş Hasan K. oynuyor)
İktidar oy
devşirip birde para topluyor. Olası bir depremde de ölenlerde öldüler.
Önemli olan
mucize olan, binaların sağlam yapılmasıdır. Deprem olduğunda da hiçbir insanın
ölmemesinin adı gerçek bir mucizedir.
Çürük evler
yapın. Kolonları kesin. Deprem olunca da kurtulanlar “mucize” olsun. Ölenlerinde
akıbeti “kader” olsun. Oh ne ala!
*
Depremde
göçükten insan çıkarmakla övünmeyin. Cenazelerde saf tutmakla övünmeyin.
Depremde yıkılmayan binaların yapılması için projeler yapın. Depremlerde
kimsenin burnunun bile kanamadığını sağladığınızda övünme hakkınız var. O zaman
göğsünüzü gere gere övünün.
Ölen
gençlerin ardından şatafatlı törenler yapacağınıza, barışı inşa edecek
çalışmalar yapın. Gençleri yaşatmakla ve onlara güzel bir gelecek sağladığınızda
övünün. Şehit mezarlarıyla övünmeyin.
Şu anda
bile hem iktidar, hem diğer parti liderleri seviyesizce birbirleriyle
dalaşıyorlar. Aklıselim metanetle olayları irdeleyen kimseler yok. Ölen ezilen
sadece bu ülkenin gariban insanları.
Toplanan
deprem paralarının bir hesabı bile yok. Hesap verecek yetkilide yok. Laf
salatası yapan ve satanlar çok.
En önemlisi
vicdansızca, kendini Müslüman ve İslamiyet’in halefi zannedip şeytan gibi
davranan, cahillerden, bu devletin hesap sorması lazım. Bu sorma işini yapacak
kadı da yok.
İslam adına
kendilerini yetkili gören tarikatlar ve liderleri kontrol altına alınmalıdır.
Eeee şeytanları da salmışlar.
Ülkemizde
alabildiğince din ticareti yapılıyor. Demokrasi gelişmek yerine geriye gidiyor.
Hükümetin hiçbir sendikaya, haklı eylemlere karşı tahammülü yok.
“Fikrini
beyan edenlere de” insafı yok.
Asıl
deprem, bizim beynimizin içinde.
Her yerde
farklı farklı depremler var.
Dağlarda
ovalarda derelerde tepelerde çevre depremi
Termik
santral depremi.
Göç eden
köylülerin depremi.
Çiftçilerin
üretememe depremi.
Dolar gibi
döviz depremi.
Emeğin
değersizleştirilmesi depremi.
Hayat
pahalılığı depremi.
Korana
Virüs depremi.
İhmalkârlık
depremi.
Deprem
mallarını talan etme depremi.
Ölenlerin
ziynetlerini çalma bileklerini parmaklarını kesme depremi.
Plansızlık
depremi.
Eğitimde
yozlaşma depremi.
Eğriyi
doğruyu ayır edemeyenlerin beyin depremi.
Özelleştirme
depremi.
Mecliste
depremle ilgili önergelere iktidarın ret oy verme depremi.
Köprüleri
yolları yanlış yapma, geçiş garantisi depremi
Hastaneleri
yabancılara peşkeş çekme, müşteri(hasta) garantisi deremi.
Ooooooo!!!!!
Bin bir çeşit bilmediğimiz depremler…
Depremler,
benim çocukluğumda sarı öküzün kafasını oynatmasıyla oluyordu. Öküzün
boynuzundaki Dünya, öküzün burnuna sinek girince sallanıyordu. Allaha çok dua
edince bitiyordu. Kimsenin sinekleri öldürmek gibi derdi yoktu. Hele o öküz! O
öküzün boynuzu! Allahın getirip Dünyayı öküzün boynuzuna dikmesi! Kimse
sorgulamıyordu. Bugün bile sorgulama yok.
Bugün
Dünyanın alabildiğince geliştiği bir çağda, elindeki cep telefonunun nasıl
yapıldığına akıl erdiremeyenler, depremin nasıl olduğunu çok iyi biliyorlar.
Fuhuşla,
mini etekle öpüşmeyle…
Gerçek
depremin nerede olduğunu artık siz bulun.
Ve de
öpülmeye ve de zevkten ölmeye devam!
Şuayip
ODABAŞI
4.11.2020/Kepez
Önemsiz
not. Bu yazı 3 yıl önce yazıldı. “Ülkemizde deprem bilinciyle ilgili hiçbir
çalışma yoktur. Her şey kaderdir, ilahidir. Jeoloji denilen şey yalandır.”
Anlayışı devam ediyor.
Güneydoğu
illerimizdeki insanlara geçmiş olsun.
Şuayip
ODABAŞI
6.2.23