Card image cap
Kralalr hep çiplak!

KRALLAR HEP ÇIPLAK!
 
Dünyanın bilmem neresinde bir kral varmış. Bir gün kral ölmüş. Kral ölmeden insanlar “Kral ölecek, yaşasın yeni kral “demeye başlamışlar. Sonunda özlenen gün gelmiş (Kral ölmesin diyen yok.). Kral ölmüş. Kral için çok pahalı bir tabut yapmışlar. İçini en iyi kumaşlarla kaplamışlar. Kralı tabuta koymuşlar. Tabutun ağzını sıkıca kapatmışlar. Kapatmışlar kapatmışlarda; kralın eli tabutu delip dışarı çıkmış. Avucunu açmış. Sanki insanlardan bir şeyler istiyormuş. Yeni bir tabut getirmişler. Kralı içine koymuşlar. İyice kapatmışlar yine. Her yanından çivilemişler. Ölü kralın eli, tabutu delmiş çıkmış, yine dışarıda. Avucu yine açık. Sanki insanlardan bir şeyler istiyor.
Beş-on tabut değiştirmişler. Faydası olmamış. Kralın eli, hep tabutun dışında. Almışlar kralı omuzlara. Götürmüşler mezarlığa. Kralın eli tabutun dışında, sallana sallana bulmuş mezarlığı. Kralı mezara indirmişler. Üstünü toprakla örtmüşler. İyice çiğnemişler. Tam gidecekler. Kralın eli bu defa, dürtmüş çıkmış, mezarın dışına. İki metre toprağı delmiş dışarı çıkmış, ölü kralın eli. Ne elmiş be! İnsanlar şaşkın.
Bu kralın eli niye dışarıda? Herkesin canı sıkılmış. Başlamışlar birbirlerine sormaya. Kral öldü. Elini tabut kabul etmedi. Toprağa gömdük. Toprakta kabul etmiyor. Eli dışarıda. Şaşılacak şey. Mezarlıktaki seçkin ve varlıklı insanlara yaklaşan yoksul görünüşlü biri:
“Ben biliyorum kralın eli niye dışarıda?” Diye söylenmiş.
Herkes garibanın başına toplanmış. Sebebini söylemesini istemişler.
Garip Adam:
“Bu kral sağlığında halkına çok zulmetti. Durmadan” Haksızlık” yaptı.” “Adaletli” davranmadı. İnsanların hakkını çok yedi.” “Eşitlik” nedir bilmedi. Halk bunun elinden inim inim inledi. Merhametle yalvaran elleri, ağlayan yüzleri hiç gülmedi. Onun için, zalimlik eden bu kralın eli dışarıda. Öbür dünyaya “Kul Hakkı” ile gitmemek için eli dışarıda. İnsanlardan “Helallik” istiyor demiş. “(Bu hikâye bir çocuk kitabından derlenmiştir.)
Hikâye olsa da bu dünyadan “Kul hakkı” ile ayrılmak, o kadar kolay değil demek ki. İnsan hangi konuda olursa olsun “adalet” ile hareket etmiyorsa, eli değil bedeni de dışarıda kalır. Kimsesizler mezarlığı da kabul etmez.
Bakın bazı düşünürler,” ADALET” ilgili neler söylemişler.
“Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur.” Montaıgne.
“Adaletin olduğu yerde kavganın yeri yoktur.” Amyot
“İnsancıl olmadıkça adil olamazsınız.” Vauvenargues
“Kılıcın yapamadığını adalet yapar.” K.S. Süleyman
“Bir saat adaletle davranmak, bir yıl ibadet etmekten daha hayırlıdır.” Hz. Muhammed
Bu sözlerden bile sayfalar dolusu “ibret” dersleri çıkarabiliriz. “Adalet” ile daha birçok güzel sözler var. Takvim yapraklarının ardında, kitaplarda, her yerde… Bir tek bu sözleri çıplak gezen krallar bilmiyor.
 İnsanların bu dünyada; “tamahkâr” ve” haset kâr” olmaktan daha kötü huyları var mıdır?  Adaleti yerle bir eden, haksızlığı besleyen, zaafların başında gelir bu iki davranış.
Biz bazen “fakirliği” paylaşamayız. Babasından kalan on dönüm kıraç toprak için, iki keçi için kavga eden kardeşler vardır. Kimisi “yetim” kalan yeğeninin malına göz diker. Kimisi yaşlı birinin parasına kapmaya çalışır.
Dünya malının, dünyada kalacağını anlamak istemeyiz. Ölmeyecekmiş gibi her şeyi yapmayı doğru buluruz. Ölüm aklımıza kısa bir süre gelir. Ölümü unutur, çok çabuk “yalan dünyaya” döneriz.
İnsan için:
“Ölümü düşünmeyen tek varlık.” demişler. Acaba doğru mudur?
Bir “yetkiyi eline geçirenlerin” yaptıkları haksızlıklar,” bir şişenin kırılması gibi” gözle görülmese bile etkisi,” haksızlığa uğrayanın” gönlünde çok büyüktür. 
Yetkisiz kişinin, yetki kullanması kadar kötü bir şey yoktur. Liyakati olmayana koltuk teslim etmek, o koltuğu boş bırakmaktır.
Hele hele kabiliyetsizlerin, kabiliyetli ve becerikli insanları görmemesi, o kişileri ezmesi” haksızlık” değil midir?
“Bizden olsun, çamurdan olsun” mantığı ile hareket etmeye kimsenin hakkı yoktur.
 Bu dünyada ölüm de var.
“Haksızlık edenler, adaletsiz davrananlar,” eliniz mezarın dışında kalmasın! Derim hep. Merhametliyimdir.
Eliniz mezarın dışında kalmasa da “adınız” hayırla ve güzelliklerle anılmayacak.
İnsan eceli gelip bu dünyadan ayrıldığında” tek başına” yolculuğa çıkacak işte!
Bu kervan tek kişilik bir kervandır. “Yalnızlar Kervanı.”
Ancak;
Tabutunuz ardında kalabalık var mı? Ardınızdan, dua edeniniz çok mu? Bu önemlidir.
Bir kalabalık sizi uğurlar. Uğurlar da sizinle gelmez.
Birkaç kişiye “Musalla taşında saltanat” (C.S.Tarancı) sürmeyi hiç kimse istemez. Bazıları liderler, mitinglerde toplanan ekmek karası kalabalıkla övünürler de ölünce arkalarından geleceklerin hesabını yapmaz, yapamazlar.
Bu dünyadan zerre kadar iyilik yapıp, bir çocuğun gönlünde minik bir sevinç, dudağında küçücük bir gülücük bırakıp da ayrılanlara… Her adı anıldığında “dua” ile yad edilenlere… Ne mutlu!
Ne yazık ki eli taburun dışında gitme olasılığı olan çok kral var. Hepsi de çıplak. Etrafındaki herkes yalaka yandaş. Yanına yaklaşıp “kral çıplak” diye bağıracak masum ve cesur çocuklarda yok. Krallar hala ölüm yokmuş gibi saltanat sürüyorlar.
Önümüzde seçim var. Krallar hep çıplak! Hepsinin elleri bizim cebimizde. Günü gelince hepsi de bu kervanda yalnız gidecekler.
 Hepsinin bir eli tabutun dışında kalacak!
Sizin eliniz dışarıda kalmasın.
 
Şuayip ODABAŞI
Nisan 2024