Korumanın İç Güdüsüyle İtici Gücüyle Mahallenin Ağır Ağabeyi

 ağır abi ile ilgili görsel sonucu


 Mahallenin ağır abisi yolda mahallesin kızlarında olan Gülşen’in yanında yabancı bir adamı  görünce hiddetlenerek.

 -Yaklaş yanıma sen kimsin de Gülşen’le mahallemize kadar böyle serbest elin kolun geliyorsun?

 Adam şaşırdı afalladı.

 -Şey ben…

 Mahallenin ağır ağabeyi iyice hiddetlenerek, yanındaki iri adamına dönerek.

 -Görüyor musun Hüsamettin, birde utanmadan karşılık cevap veriyor!

 -Haklısın abi çok haklısın!

 Adam

 -Soruya cevapla karşılık verilir.

 Ağır ağabey elindeki tespihi hızlı hızlı sallayarak.

 -Vay biz bilmiyorduk iyi ki söyledin, öğrenmiş olduk.

 Adam hiddetlenerek.

 -Oğlum sizler başıma belamı olacaksınız?

 Ağır ağabey.

-Görüyor musun birde sabah kahvaltısından ciğer yemiş arkadaş!

 Beraberce ağır ağabey ve Hüsamettin başladılar gülmeye.

 Adam yanlarına yaklaştı, arka cebinden çıkardığı façata ile yaklaştı.

 -Sizde galiba sabah kahvaltısında beyninizi yemişsiniz, yoksa bu kadar beyinsiz olamazsınız!    Ben kimim biliyor musunuz?

Ağır ağabey biraz kenara kaçarak, sakince…

 -Senin kim olduğun elbette ki bizi ilgilendiriyor, mahallemizin gül gibi kızının yanında hangi kirli emellerin için bulunduğunu biz bilmiyor muyuz? Bizde senin gibi insanız erkeğiz sonuçta.

 Hüsamettin ağır ağabeyin kulağına yaklaşarak.

-Abi ne yapıyorsun? Böylesine derine inme niyetimiz yok iken bizi de niyetliymiş gibi bu olaya   dâhil ediyorsun!

-Şey pardon ben biliyoruz babından söyledim, olayla yakından ilgimiz yok, yıllar önce böylesi kötü niyetlerimizi çöpe attık, bundan sonra insanlığa hizmet ediyoruz.

Adam hiddetle.

-İnsanların yolunu kaba kuvvetle keserek mi hizmet ediyorsunuz?

-Şey yani karşıdan bakılınca öylede ama özde böyle değil, kardeşçe bir koruma dürtüsü içinde olduğumuz için ilk başta böylesine itici gelebilir!

-Ne iticisi bitirici bir havanız var, önce bir gerçeği öğrenin sonra içinizdeki yakışı olmayan dürtü değil örtüyü kaldırın.

Güldüler. Ağır ağabey.

-Ne örtüsü?

-Kendinizi ağır abi pozuna büründürerek her türlü haltı yemeniz…

Gülşen olayın şokundan kurtularak.

-Kusura bakma babacığım bunları her gördüğümde şoka giriyorum ancak uyana bildim.

Ağır abi ve Hüsamettin ağzı açık kalarak.

-N…N…Ne babanız mı?

-Evet, Almanya’daydı yıllardır, izine gelmiş, hem siz benim hayatıma nasıl karışırsınız?

İyicene mahcup olan ağır ağabey ile Hüsamettin, ağabeye dönerek.

-Siz yanlış anladınız korumacı içgüdümüzle hareket ederek, dıştan gelen tehlikeleri kendimize çekerek yardımcı olmayı seçtik, değil mi ağabeyim.

-Bak işte bu defa çok güzel söyledin, gel alnından öpeyim, biz babanı tanımadığımız için seni korumak…

Gülşen hiddetlenerek.

-Size kim bu hakkı verdi, ben kendimi korumasını biliyorum da, sizi benim elimden kim kurtaracak?

Şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Ağır ağabey.

-Ne şimdi sen bizi döveceksin ve biz dayak yiyeceğiz öylemi?

-Evet.

Birlikte güldüler. Ağır ağabey sırıtarak.

-Şu kaslara bak, günde beş kamyon karpuz indirmişliğim var.

Gülşen de.

-Benimde sizin gibi kendini bilmez beş kamyon adam dövmüşçülüğüm var karateden siyah

 kuşağım var

Hüsamettin ağabeyin kulağına eğildi fısıldayarak.

        -Abi istersen çaktırmadan kaçalım, şimdi sokak ortasında bunca esnafın arasında dayak yemeye               yemeyelim.

        -Ben telefon zili taklit’i yapayım, sen telefon çalıyormuş gibi aç konuş, iki kamyon karpuz                gelmiş  bizi çağırıyorlar de sıvışalım yani kaçalım...   


Mehmet Aluç


Card image cap