Kızsam Bir Türlü Kızmazsam Ayrı Bir Üzüntü!

Kızsam bir türlü kızmazsam ayrı bir üzüntü! Herkesin vakti yoktur eminim,
iş güç yorgunluk ayrı bir tatlılık eve gelince, eşle çocukla baş başa oturunca!
Şöyle bir şiir yazıp yorgunluğu atınca, az da etrafta kim ne yazmış bir
memnuniyet veya beğenmeyince eleştiri veya bir iki satır yorum yazılmayınca, bana
has değil demek ki şalterlerim atıyor! Öyle fazla sürmez ki bir şiir okuma her
gün olmazsa da haftada bir üç günde bir uğranılsa, yazayım çıkayım denilmese!
Acaba bendeki bir takıntımı bilmiyorum! Sizler ne dersiniz bu takıntılı
halime? Toprağa ektin tohumu bekle ki filizlensin ya da filizlenmeden kurusun
ne farkı var ki? Bence yorum tohumun filizlenmesi için bir can suyu! Belki de
can suyu değil solmasına neden olan mıdır?
Belki de yorum yapacak kardeşimiz yanlışa düşmemek adına, etkilenip etkilenmemiş görünerek, yanlış yorum yapma korkusuyla bu konuda yorum yazmada bilgisi ve fikri az olduğu için sessiz kalı verebilirler, olabilir normaldir, az çok belli bir yaşın üzerindeyiz birbirimizi şiirlerimiz'den karakterimizi az çok çıkarmış olacağız diyemeyeceğim çünkü okunmayınca bu korkuda aşılamıyor!
Kalp ile göz arasında kutlu bir hadise./ Çoook sonraları kalp göze diyecektir ki, "Beni bu onulmaz derde iten sensin. Sefayı sen sürdün, acıyı ben çektim. Nimet senin, zahmet benim oldu. Sen sevinirken, kaygılanan ben oldum. Bakışlarını arttırdıkça sen, dertlerimi çoğalttın benim. Zafere eren sen, hezimete uğrayan ben. Sen emirlerine itaat edilen hükümdar oldun, ben senin peşinde koşan tebaan. Sen emîr, ben esir. Melik iken memlûk (kul) ettin beni."
Sonra devam eder: — Ey göz! Sen ikisin, ben birim. İki kişinin bir ferde
saldırıp onu öldürmesi zulüm değil de nedir? Şimdi ağla o hâlde; ettiğin zulmün
cezasını çek bakalım! Göz buna karşılık ayet-i kerime ile cevap verir:
"Gerçek şu ki; gözler kör
olmaz, ancak sinelerdeki kalpler kör olur" (Hacc, 46).”
Esen kalın ve şiirlerin serinliği gülümsemesiyle kalın kardeşlerim, selamlarımla.
Mehmet Aluç
