Kaldırım Mühendisliği-Paradoks-

Paradoks Nedir? Paradoks Nedir? | İstanbul İşletme Enstitüsü

Paradoks, kökleşmiş inançlara aykırı olan düşünce, aykırı kanı. Yani anlayacağınız boş işler müdürlüğü hatta bizim deyimimizle, kaldırım mühendisliğine yakın gibi bir şey. Bu konuyu okuyunca şoke oldum anlamsızlığa bir anlama veremedim yükleyemedim, çünkü anlamsızlık yüklüydü. Şaşırtsa da bir amaca yola çıkarmadıktan sonra, ne gereği var diye düşündüm. Aykırı düşünce zaten adı üstünde aykırı! Paradoks, görünüşte doğru olan bir ifade veya ifadeler topluluğunun bir çelişki oluşturması neden çelişki oluştursun ki? Hatta sezgiye karşı bir sonuç oluşturmasıdır diyorlar da, sezgimizi bizler dünden kaybettik dünyalılar olarak, bakın etrafınıza olanlardan yapılan kötülüklerden savaşlardan önlemek için adım atan yok yani kısacası bundan bir haber olan sezen var mı? Yok! Derken boş gezenler var hoş bakanlar yok, hoşluğu hırpalayanlar boşluğa atanlar yıkanlar var, yakalayanlar yok maalesef. Yani çelişkili birbirini elinden tutmayan, yararlı sanki me dengime rengime denk düşmeyen gözükmeyen sonuç bize ne kazandıracak ki? Neyse fazla uzatmadan örneklerini vereyim sizde şaşkın şaşkın benim gibi bakın. Sizlerde benim gibi bazıları gibi “Yanlış gidebilecek her şey yanlış gider" mi diyeceksiniz? Soruların yanıtla buluşması için, kapsamı manası mana anlam taşımalıdır diyorum.

Vardırmayan Varan 1

“Hukuk fakültesini bitiren genç, ülkenin en ünlü avukatının yanında staj yapmak için başvuruda bulunur. Avukat gence tek şart ileri sürer: "İlk davandan elde ettiğin bütün parayı bana vereceksin". Anlaşma imzalanır ve iki yıl beraber çalışırlar. Tam staj bittiğinde genç anlaşmayı haksız bulduğunu, ilk davadan kazandığı parayı ona vermeyeceğini açıklar. Avukat tazminat talebi ile mahkemeye başvurur.

Hâkimin kararı ne olmalıdır?

İki davalı duruşmada hâkimin karşısına geçtiğinde avukat şunu söyler:

"-Sayın yargıcım, bu davayı uzatmaya gerek yok; çünkü eğer ben kazanırsam zaten parayı alacağım, eğer kaybedersem yine alacağım, çünkü anlaşmamıza göre o ilk davasından kazandığı parayı bana verecek."

Hâkim tam avukatı haklı bulacakken bu kez genç avukat söz alır ve şöyle der:

"-Sayın yargıcım, evet avukat haklı, bu duruşma gerçekten gereksiz, ama benim lehime; zira eğer ben bu davayı kazanırsam zaten ona bir şey ödemeyeceğim. Eğer kaybedersem, anlaşmamıza göre ilk davayı kaybettiğim için ona yine bir şey ödemeyeceğim."

 

Mademki bir anlaşma sözleşme yaptın sadık kalsana, kıvırmaya laf cambazlığına ne gerek var, bir amaç olur bu senin için kazanman için ikinizde kazanırsınız olur biter. Doğruluk dürüstlük önemlidir para araç olamaz amaç olmalıdır. Doğru teknik varken yanlış teknikle uğraşmaya ne gerek var?

 

Vardırmayan Varan 2

Timsahın biri Nil kenarında çamaşır yıkmakta olan bir kadının bir anlık gafletinden yararlanarak onun çocuğunu yakaladı. Kadıçocuğunu geri vermesi için timsaha yalvardı. Timsah, "Çocuğuna ne yapacağımı doğru olarak tahmin edersen, onu sana veririm, aksi halde onu yerim," dedi.

Kadın, "Ay! Yavrumu yiyeceksin," diye bir çığlık attı.

Timsah, "Pekâlâ" dedi, "Artık onu sana veremem, çünkü böyle yaparsam sen yanlış tahminde bulunmuş olursun.  Hâlbuki ki sana yanlış tahminde bulunursan onu yiyeceğimi söylemiştim."

"Tam tersine," dedi kadın, "yavrumu yiyemezsin, çünkü onu yersen doğru tahminde bulunmuş olurum ve doğru tahminde bulunduğumda onu bana vereceğini söylemiştin."

 

Burada sanki az bir parça doğruluk var mı gibi?

Vardırmayan Varan 3

“A kişisinin, d noktasına gitmesi gerektiğini hayal edelim. Fakat d'ye gitmeden, önce d'ye olan mesafenin yarısını gitmek zorundadır. Fakat d'ye olan mesafenin yarısını gitmeden önce bu mesafenin çeyreğini gitmesi gerektir. Daha sonra çeyreği gidebilmek için sekizde birini gitmesi gerekmektedir; bu böyle sonsuza kadar devam eder. Sonuç olarak A kişisinin sonsuz sayıda mesafe gitmesi gerekir. Yani ortada her zaman gidilmemiş bir mesafe olacaktır. Ortada gidilmemiş yol olduğu sürece hareket başlamamıştır demektir. 

Bu seride bir sorun daha vardır; her ilk mesafe aralığı ikiye bölünebileceği için gidilmesi gereken belirli bir ilk mesafe yoktur. Böylece bu yolculuğun bir başlangıç noktası yoktur, yani yolculuk başlayamaz. Yolculuk yoksa hareket yoktur.”

Bu dördüncüsüne de bir atıfta bulunayım. Yola çıkacak olan için a veya d noktasının ne önemi vardır. Diyelim ki Ankara’dan İstanbul’a gidecek, gitmesi gerekecekse yola çıkar ve yürüyerek gidecekse yürümeye başlar ve yolu bitmesi gereken gün zaman hafta neyse o zamanda tamamlar veya yarı yolda geri döner, yol varsa yürüyen varsa yolculukta vardır yürümek için yolda vardır. Hem yolun yürüyecek olanın olmayanın olmaması ne ifade eder ki, o yoldur görevi gereği amacı gereğini yapıyor. Önemli olan yola çıkacak olanın karar vererek yola çıkmasıdır. Yol varsa bir şeyin başlangıcı ve hareketliği vardır, vesselam.

Mehmet Aluç

 

Kaynak: ONEDİ