İçimdeki Dünkü Masum Çocukluğum Gülümserken

 

 Günlerim ritmi olan bir melodinin bir kalp atışının hızında devam ediyor buna bu ritmi veren Âlemlerin Rabbi, bir de güzelliğiyle aşkın içine düştüğümü görüyorum sevincimden havalara zıplıyorum. Bedenimi ruhumu canlı tutan Rabbim, aşkla süslüyor düşüncelerimi fikrimi duygu ve hislerimi.

Kalpler ritmini bulmuş şarkılar gibi yoluna devam ederken, bir esinti ile bu esintiyi veren Rabbime şükür ediyorum. En çok da bilinmezliği bilinenle bilgiyle geçerli kılmak adına engin bilgilerle duygularımı içimde, bitmeyen bir sevgi arzusu dolduran Rabbimdir büyüklüğüne yüceliğine şahit oluyorum. Dünya kendi yarımküresinde açan bir filiz çiçeği gibi açarken, soldurtan insanların edepsizliğine rağmen yeşermeye devam ederken, soldurtmaya çalışanlar cılız cüsseleriyle bir gölgeye de denk düşmeyen, yanıcı ateşin içine düşmenin farkına varmadan kendilerini yakmaya devam ediyor, şu an bu görünmez iken yarın ahirette aşikâr olunacak bu sonsuz sancının içine düşmek için mütemadiyen uğraş veriyorlar, şaşırıyorum kanım donuyor! Rabbinin verdiği bedenle akılla geniş omuzlarında şeytan tüneyip neleri varsa ellerinden alırken, dünyanın sunduğunu dünyalar ansızın ayaklarının altından kayarken habersiz, gerçi sebebini kendileri biliyorlar neden böyle davrandıklarını, hırs sadece benim olsun demenin bencilliği paylaşamamanın edepsizliği say say bitmez…

Cümlelerim yazarken bunları çaresizce kıvranıyor, içlerinde hissettiğim beğenmeyenlerin dünde kalan özrü hala beklerken, insanlardan hala özür yerine hırslarını kusarak dünyanın üzerine kusuyorlar. Âlemlerin Rabbi güzelliği seriyor önümüze anınıza zamanınıza serpin diyerek, lakin gel gör ki kendini bilmez insanlar boş sayfaya kanla doldurmanın kanla yazmanın peşinde elbet bir ömür bunun acısını hissetmeseler de, ölümden sonra şoka girerek sonsuz azapla-Aman Allah’ım sen uzak eyleyesin Rahmetinle- ne olduğum hayatını nasıl heba ettiğini bilmediği anda o an bilecek parçalanacak fayda etmeyecek. İşte insan dünyevi değerleri iyiliğin ve güzelliğin pabucunu dama arttıran… Yazarken gerginim üzüntülüyüm fark ettirmek onlar için çare değilken gerginim kendimle baş başa kaldığımda anlatamadığım, anlatınca anlamadıkları için, Rabbim yardımcımız olsun. İşte bu gerçeği ile kolay kolay unutamadan faydalı olmadan bir yerlere varamayacağımızın gerçeği beni üzüyor.

Gerçekler çok acı ve bir hakikat kadar aşikâr iken görünmemesi bilinmemesi fark edilmesi çok ama çok acı ve sancılı, bunu ancak hisseden bilir.

Gerçek dışı değil bu anlatamamak gerçekler izah edememenin saplantısı kör kuyusu, ben üzülüyorum bunu ifade ederek anlatacak cümleleri bulamıyorum rahat edemiyorum. Çevremiz de bunca güzelliğe rağmen onların görmediği ve duymadığı ne varsa beni bir şekilde ağlatıyor ah bir vakıf olabilsek cümleten.

 Sahi biz gerçek miyiz bunca haddimizi bilmememize görmememize yıkmamıza kan akıtmamıza rağmen!

Yazdıklarım sancılarımın yansıyan iz düşümü,  sakın demeyin hayal gücünün kapıya koyduğu sefil bir benlik demeyin! 

İşte içimdeki masum çocukluğum dünden gülümserken bana, güne geceye ne de olsa bölünmüş binlerce kez yalan karışmış gerekçelerin içine hayallerine Rabbim bir gülümseme serper üzülme, sabırla bekle derken, gülümsüyorum masum çocukluğuma gün aşırı.

Mevsimlerden mevsimler beğenmiyorum mevsimlerin şarkıları ve çınlayan sesime eşlik ederken ben dinliyorum mütemadiyen, gördüklerim gök gürültüsü gibi biliyorum ki rahmetin eşiğindeyiz. Dünya hayatının içinde yuvarlanıp giderken sözcüklerin sanki bam telime basarken benim gözyaşıma sadece akıyor, bunca güzelliğe oluşuma muhalif insanın, güzelliğin oluşumun değil sanki birkaç bin kişi inancın içinde hizmet için çabalarken onlarda bu hizmetinde yararlanırken hala çirkinlik diye söylemelerinden gerçeğin görüntüsü şah damarlarına çarparak haykırırken, duymamazlıktan gelmeleri benim beyitlerimi ısrarla parçalıyor akabinde ben de parçalanıyorum bu anlamsızlıklarından, binlerce kat gökdelen dikilen yalanlarının gerçeğinden aşağıya düşerek parçalanacaklarını görmemeleri ıstırap veriyor. Beğenmemezlik yalanlarıyla varlıklarını değersiz kılarken, şeytan kıçıyla onlara gülerken tüm alıp veremedikleri bencillikleri mi beğenemedikleri mi bilmiyorum, fırsat onlarda olsa, onca güzelliği eminim ki değersizlik adına ne varsa kaplatacak ortada değer adına bir değer kalmayacak, buradan bakınca öyle gözüküyor oradan bakınca nasıl gözüküyor sizler söyleyin. Bunu siyasete alet ederek söylemiyorum, bir değer ortaya koyma ortadaki değeri değerlendirme süslemek adına söylüyorum.

Mürekkep yazarken ağlıyor benimle, sözcüklerin kifayetsiz kalırken kulağıma okunan ezan sesinde Rabbimin çağrısı düşüyor, sonlandırıyorum yazımı varayım Rabbim huzuruna, duada bulunayım huzur adına bilmek görmek hissetmek adına bize emanet edilen dünyanın, daha güzel olması adına o gönül anahtar ile açarak dünyamızda saklı cennetin kapısını açmamız için, gerçi insan olarak  dilimizde ve yüreğimde dualarımızdan başka neyimiz var ki, dilimizde gönlümüzde insan dair bir duamız yoksa rabbim bize neden itibar etsin değer versin  ki, Rabbim güzelliğimize malımıza zenginliğimize bakmıyor ki, verdiği gönül içinde neler var ona bakıyor, o halde gerisine ne hacet gerek var?

Dünya içinde uçurumda düşerken takılacağımız tek dal Rabbimizin umut dalıdır, hiç eksilmeyen kırılmayan. Günü kurtarma gayesinde değiliz asrı kurtarmanın davasındayız, kendimizin kurtulması geride kalanların kurtulması adına çabamız görmeyenler varsa da görmesin biz devam edelim bu kutlu yolda, zaten karşılığını kuldan değil Âlemlerin Rabbi Allahtan bekliyoruz. Sözcüklerden sevgiden yana iken derdi, insanlığın derdi ile dertlenenlere selamlar olsun ve bunu şiirlerle yazanlara önümüze koyanlara önümdeki tozlu topraklı yolu temizleyerek güller dikenlere de selamlar olsun ve dualarımda inşallah yarınlarda ahirette ve bir bakıyorum kavuşmuşuz cenneti alaya cümle iman edenlerle birlikte inşallah.

Mehmet Aluç