Hey onbeşli̇ türküsü
18 Mart günü
İsmail Küçükkaya’nın “Çalar
Saat” programını izliyorum. Konuğu tarihçi Sinan Meydan. İsabetli bir karar.
Sorulan sorular ve aydınlatıcı cevaplar. Eğip bükmeden Çanakkale Savaşlarıyla
ilgili gerçekleri anlatıyor Sinan Meydan.
Program içeriğinde “Çanakkale türküsü” de var. Türküyü Ruhi
Su okuyor. Ruhi Su’yun sesine laf yok. Ancak türkünün sözlerinde yöresel ağızla
söylenen, “Ana ben gidiyom” cümlesi, “Ana ben gidiyorum” diye söylenince
türküdeki sihir kayboluyor. Bu Ruhi Su’yun çok eski bir kaydı. Bu gün hayatta
olsaydı kesinlikle “gidiyom” derdi.
Biraz sonra bu defa bir Tokat türküsü olan “Hey Onbeşli”
türküsü girdi devreye. Yeni kaydedilmiş bir yapısı var. Eski kayıt değil.
Okuyan sanatçıyı bile bilmiyorum. Türkü devam ediyor. “On beşliler geliyor.
Kızların gözü yaşlı” diye söylenince, bende gayış koptu. Arkadaş On beşliler
geliyorsa niye kızların gözü yaşlı olsun? On beşliler askere gidiyor.
Arkasından kızlar yaş döküyor. Kimisi nişanlı kimisi evli. Hangi akıllı gelenlere
ağlar. Savaşa gidenlerden geriye kaç kişi dönmüş ki? Gelenlere ancak sevinç gözyaşları dökülür. Bu türküde savaşa gidenlerin
arkasından ağlanıyor. Türküyü okuyanlar çok güzel bir yanlış yapmışlar. “On beşliler geliyor. Kızların gözü yaşlı”
diye okumuşlar. Çok kötü fena!
Gerçi insanların “Hey onbeşli” türküsüyle göbek attıkları
bir ülkede, bu yanlışlıklar normal sayılır.
Birde nakarat bölümü var.
“Aslan yârim kız senin adın Hediye”
Anadolu’da kızlara aslan yada koçum denmez.
O türkünün aslı şöyle;
"Aslen yârim kız senin adın Hediye”
Kısacası; “Minareden at beni. İn aşağı tut beni” olmuş her şey.
Şuayip ODABAŞI