Hayat Dediğimiz Nedir Ki? Kısmetten Öteye Gitmeyen Bir Yol…

 

Hayat dediğimiz nedir ki? Kısmetten öteye gitmeyen bir yol… Rabbim önümüze hayırlısıyla serdiği az dert az sabır az şükürle geçmesini dilediğimiz, ya da ısrarla kendimizin istediği hayırlımı şer mi bilemediğimiz yaşarken öğrendiğimiz bir yol…
Hayatımız ömrün kıyısından hayat denizinde bir mil açıkta bir balıkçı teknesi gibi bizi taşıyan, ya da balıkçı teknesini ellerimizle parçalayarak batmasını isteyen biz, biz ne istersek Rabbim bize onu veren, sonrasında batınca hayatı kaderi kendi yaptığımızı görmeden, hayatı kaderi suçlayan yine biz! İşte hayat bazen böyle ellerimizle etrafımıza döktüğümüz artıklarının kokusuyla bir anda yayılıyor havaya. Sonrasında iyi niyetle kazanılmış mis gibi nimetleri kazanmadan, kazananların haklarına göz dikerek, sofrasındaki nimetleri misafir olarak yemek yerine, aç gözlülüğümüzle yiyecekleri parçalayarak parça parça etmek için kapışıp kavga çıkaran yine biz. Hayatı anlamamız gerekirken, hayat bizi anlamıyor şaşırıp kalıyor!
 
Uçan bir kuş olmamamıza rağmen, yürüyerek gitmemiz gerekirken hala uçmak için dağların tepesine çıkarak kendimizi aşağıya atarak, uçacağımızı sanıyoruz ve kendimizi parçalıyoruz! Tek başına uçuş denemeleri yapıyoruz. Otuz metre yükseklikte hatta kırk elli metre yüksekliğe çıkarak, kollarımızı sarılmak için açmamız gerekirken, sanki uçmak için kanatmış gibi acı veren eğimli eğilimsiz açılışlarla uçabileceğimizi sanmak için kasıyoruz! Rüzgâr uçamazsın diye yüzümüze bir fısıltı ile söylerken, biz duymuyoruz ve düşüyoruz her yerimizi parçalıyoruz ve suçu hayatta kaderde buluyoruz! Pir Sultan Abdal ne güzel söylemiş:

Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yarası
Ben bu derde hande derman bulayım
Meğer dost elinden ola çaresi
Efendim efendim benim efendim
Benim bu derdime derman efendim

Türlü donlar giymiş gülden naziktir
Bülbül çevreyleme güle yazıktır
Çok hasretlik çektim bağrım eziktir
Güle güle gelir canlar paresi
Efendim efendim benim efendim
Benim bu derdime derman efendim

Benim uzun boylu servi çınarım
Yüreğime bir od düştü yanarım
Kıblem sensin yüzüm sana dönerim
Mihrabımdır kaşlarının arası
Efendim efendim benim efendim
Benim bu derdime derman efendim

Pir sultanım katı yüksek uçarsın
Selamsız sabahsız gelir geçersin
Dilber muhabbetten niye kaçarsın
Böyle miydi yolumuzun töresi
Efendim efendim benim efendim
Benim bu derdime derman efendim

Pir Sultan Abdal

Hayatı anlayarak yaşayanlardan eylesin Rabbim, Rabbimden başka dostumuz yok bizim, böyle bilelim dosttan merhem deva isteyelim, vesselam, selamlarımla.
Mehmet Aluç