Hacivat’la Karagöz Baş Başa

Karagöz ve Hacivat'ın kim olduklarını biliyor musunuz?
-Hayrola Karagözüm elindeki o patlıcan ne geziyor?
-Ne patlıcanı Hacivat’ım, canın patlıcan musakka mı çekti?
-Şöyle olsa da yanında bir pirinç pilavı ve cacık hoş olurdu.
-Senin istediğin bu olsun, söylerim hanıma akşama hazırlar gelir yersin.
-Sen neden şimdi hatırlattın, gözüme sokar gibi patlıcan elinde?
-Hacivat’ım o salatalık, şekerim yüksek düşsün diye salatalık yiyorum.
-Kalabalık içinde, yalnızlık çekmemek için mi taşıyorsun? Baksana kalabalık yok, ben varım yanında. Beni adamdan saymıyor musun?
-Ne alakası var, Hacivat’ım.
-Yani adamdan saymıyorsun?
-Yok, öyle değil.
-Biliyorum vakit ikindiye yaklaşıyor öğlen değil.
-Yok, öğle değil manasında söyledim.
-Kimin arkasında kısa sürede ayrı kalmakla bu kadar özledin?
-Sen patlıcanı köze mi attın közledin?
-Ne patlıcanı?
-Közde patlıcan kokusu geliyor da.
-Ben koku alamıyorum!
-Yanımda neden kalamıyorsun? Sana zarar mı veriyorum?
-Hayır, gayet memnunum seninle olmaktan.
-Hoşlanıyor musun bana kızmaktan? Zaten hep kızıyorsun.
-Ne alakası var?
-Daha başkası da mı var?
-Alakası yok derken, yanlış anlıyorsun manasında.
-Kabasında diyorsun? Ne kabalığımı gördün?
-Karagözüm nereden nereye geldik, iki adım atmadan!
-Anladım, diyorsun huysuzluğunu anladım ben seninle yatmadan. Pes yani!
-Sende yeter artık kes yani! Sıkıldım!
-Ben mi sabit bir konuya takıldım kaldım, ya sen?
-Ne olmuş ebene?
-Ne ebesi?
-Sen diyorsun ebemin nenesi gelmiş.
-Ne kim gelmiş?
-Hanım, senin hanımı bizim eve davet etmiş, sen olmaz demişsin!
-Patlıcanlı musakkayı ben mi yemişim? Daha pişmeden?
-Evet, şekerini hem de ölçmeden.
-Ben yetişmeden, size gelmeden süpürmüşsün tencereyi ve pilavı.
-Yeter artık çok yaptık gafı, haydi gidelim de bulalım doğru safı.
-Ziyaret mi edelim esnafı?
-Çok uzatmayalım lafı, sıkmayalım insanlarında şişirmeyelim kafasını. Yıkmadık perdeyi düzelttik, sürçü lisan ettik ise af ola.
Mehmet Aluç