Gri Gardolabına Saklamış Oldukları Vicdanlarını Üzerinde Taşımayanlar!
Özenmek belki de güzele varmak için
olmalıdır, karanlık vaktin çığlığına çığlık katmak için değil, birileri
beğensin diyerek yaranmanın “ya” sını anlımızda taşımak için değil, güzel
olanla güzel görünmek, güzelliğin tadına herkes varsın diye olmalıdır.
Sancıların hapishanesine yeni mahkûm
katmak için olmamalı bu sükût, odamızda, yanımızda, işimizde, zamanı saran kör
karanlık bir kuşak gibi gözlerimize dilimize çekmekte nedir? Üstat Cahit Sıtkı
Tarancı ne güzel anlatmış
Odam da Sükût
“Çıngıraksız, rehbersiz deve
kervanı nasıl,
İpekli mallarını kimseye göstermeden,
Sonu gelmez kumlara uzanırsa muttasıl,
Ömrüm öyle esrarlı geçecek ses vermeden.
Ve böylece bu ömür, bu ömür her
dakika,
Bir buz parçası gibi kendinden
eriyecek.
Semada yıldızlardan, yerde
kurtlardan başka,
Yaşayıp öldüğümü kimseler bilmiyecek”
Maziye dalmak karanlığından
boğulmak, gidenin gelmeyen sancısında, eskiye göz atmak bence sancıların en
büyüğü, kapatmalı kapısını bir daha açmamalı ünsüz kelimelerin sığınağını… Gönlümüz
emir kipiyle aç dese de, açmamalı uzaklaşılmalı.
Ört üstünü zamanın
İçinde olsa da bir anın
Biraz sonra başlayacak sancının
habercisi
Kimse görmez inan bu acıyla sen
yananı
Tuş olsa da gönül hasretin
sancısıyla kabul edilmeli, ben yenerim tekrardan denilmemeli. Kabul etmek
cesaretli olmanın belki ilk adımı tecrübe etmek babında, yere sağlam basamak
anlamında ilk tecrübe diyerek, eyvallah denilmeli yola devam etmeli.
Bir zenciyle bir ceylan yağmurdan hiçbir
zaman ürkmez sözünü bir yerde okumuştum, ceylan ormanda açık alanda yaşarken
kaçmaması normal ama zencinin anladım o kölelik zamanlarında insan olmayan
şerefsiz insanların insanı köle niyetine çalıştırması sonucunda… Şimdi de
kölelik var yok taahhüt, yok bilmem aidat ücreti, dosya masrafı, insanların
emeğinde gözü olanların çirkef gözleri doymaz nefisleri, geçim sıkıntısı,
dengesiz maaş ve sonucunda bankalara köle olmak için kredi say say bitmez… Gri gardolabına
saklamış oldukları vicdanlarını üzerinde taşımayanlar, her dönemde var oluyor,
bu da bizim imtihanımız olsa gerek.
Eğer paran varsa özgür olacaksın
diyen batılı şereften yoksunlar, eline sıkıştırdığı yüklü paralarla üç beş
satılmışla, ülkeleri karıştırarak, özgürlük sözünün zırva bir söz olduğunu
işgal ettikten sonra gösteriyor, şereften yoksun olmakta bu olsa gerek! Dün
hasta Osmanlı diyenler, tıpkı at sahibi gibi hastaydı, o sözü söyleyenler lakin
bilinmedi okunamadı çünkü at sahibi gibi hastaydı. Bu sözle yola çıkanlar
emellerine böl parçala ya da rulo yap küçük olsun yenile bilinir yutula bilinir,
yıkıla bilinir olsun.
Okumak için iki okumalı bir insanı,
tersten düzden yandan geçmişinden bilgili olmalıyız ki, tıpkı bu yazacağım yazı
gibi düzden de okusan tersten de okusan aynı mana çıkması gibi “PARA HAZIR AMA
RIZA HARAP” Okurken dikkatli okuyun aynı çıkıyor başka bir manası yok, insan
bir insanın mazisine dalarken ormanlığından kaybolmamalı bir ses çıkmalı, ormanın
güzelliği çınlamalı kulakta, vesselam, selamlarımla.
Mehmet Aluç

Ağabeyimi ve duyarlı yürek sesini okumak bir kıvançtır. Tebrik ediyorum tüm yüreğimle.
Nicelerine İnşallah.
Selamlar, saygılar değerli ağabeyim.
Teşekkürler ederim kardeşim sağ olasın var olasın,selamlarımla.
Teşekkürler ederim kardeşim sağ olasın var olasın,selamlarımla.
Yerinde tesbirlee..kutluyorum
Teşekkürler ederim Baykara kardeşim,sağ olun var olun selamlarımla.
Çok anlamlı bir yazıydı saygılarımla...
Teşekkürlerimle kardeşim sağ olun var olun kardeşim,selamlarımla.
Kutluyorum gün seçkisini kardeşim saygılarımla...
Teşekkürler ederim kardeşim,selamlarımla.