Fazla Mükemmelliği Aramıyorum...



Çıksam diyorum bu bahar havasında bir derviş gibi bir hırka bir taş çorba ekmek ile yola. Varır mıyım acep aşka erenlerin yurduna. Ben aşka talip onunla aşka gelip sevilip, katı kuralları yularları uyumsuzlukları maddeciliği gericiliği yıkıp çağın akıcılığını devreye sokarak hatta herkesin mutlulukla kapısına varıp, aşkın değişkenliğiyle ve hareketliliği ile gönüllere bir sefer yapabilir miyim acaba? Hissedebilir miyiz beraberce aşkın gülümsemesini? Güldürürken düşündürmesini herkesi sev ayırma demesini? Birbirine zıt olmayan düşüncelerle gelişmelerle gelmelerle ilkbaharın serin havasında duygulara ağırlık vererek kapıda karşılayarak buyurun gidelim aşka diyebilir miyim?

  Aşkla gerçeklerin arkasındaki gizli saklı duran kapısını açmamız için bekleyen bu sırra vararak, bir ayna olan gönlümüzle, gönlümüzde aşkı yansıtabilmenin hayaliyle doluyum. Fazla mükemmelliği de aramıyorum az gülümseyelim yeter diyerek çıktım yola, yürüdüm yolda aşkla Mevla’mı kendimi bula bula. Rast gelirim elbet aşka ermiş bir kula, araya araya, durmadan devam etmeliyim yola. Tezatları mezarları anlamsızlıklarımı anlamla anlamlandırmak için. Aklımın bilincimin tüm derinliklerini sararak, bilinmezlikleri Rabbimden öğrenerek aşkla bilinçaltımla, aklın bir adım önünde mutlulukla, mutluluk katmak için, yoksa yoktur başak gayem amacım, aşkla olmak aşkla varmak coşturtmak, duygularla duyarlı olmak… Yoksa dış dünya ile uğraşırken, aman iç dünyam önemli değil savını yıkarak iç ve dış dünyamı aşkın ışığıyla nuruyla aydınlatırken aydınlatmak.

  Şeytan ayrıntılarda gizlidir yalanını yok ederek, ayrıntılı düşünerek izlenimlerle, çorak kalmış gönlümü işlenmemişlikle çorak gülümsemeye uzak kalmış gönlümü aşkla işleyerek sürerek içindeki anlamsızlıkları küreyerek, ince bir gülümsemeyle, güzel hece ve sözlerle, gelişmiş ve estetik bir anlatımı ile aşkı anlayarak anlatmak için düşünüyorum ve yol alıyorum. İnsan olarak amacımız yararlı olmak değil mi? Rabbimde bunu kullanarak gönlümüze alarak demiyor mu insana varmalı, kucaklamalı, gerçi bu ara korona var sarılamıyoruz lakin sarılamadığımız için korona ile bu musibetle ders alıyoruz, yoksa aman zaten dersimi okulda çok aldım buda kalsın mı diyoruz? Bence hala anlamıyoruz varmıyoruz hep kaçıyoruz, kaçtıkça batıyoruz.

  İnsanın yaşam alanında bir ağırlığı hacmi olmalı bir yer kaplamalı gönülde evde bahçede sokakta şehirde, bu mekânları düzenlemek için aşkı katmalıyım diyorum gönlüme sonra çevreme, arıyorum bir derviş gibi aşka erenleri, gülümsetenleri… Aşk dolu gönüllerle bir saniyede gördüğünde hayranlıkla seyrettiğinde, mesut bir heyecanla titrer, böylesi bir bakışla gönülle olunca insan, dünyanın öbür ucuna gider gelir belirir belirgin olur sevinir, diye düşünüyorum, insan bu aşka mecnun gibi çöllere gider, Ferhat gibi dağları deler, aşkını bulmak için aşıklar diyarı Bağdat’a Konya’ya da her bir diyara gider beraberce, aşk bu deyince kendini ifade etme deyince insan neden gitmesin ki? Ecdat bu aşkla gönülleri cihanı fetih etti, etmedi mi?

“Yeni bir ülkede gülümseme vermek için yalnız kalmışlara
Nice bin atlı aşkla kapılmıştı gönülleri fetih etme rüzgarına”1

Mehmet Aluç

1 Bu şiir
Yeni bir ülkede yem vermek için atlarına
Nice bin atlı kapılmıştı fetih rüzgârına

Şeklinde yazmıştı yazan şair, ben ana uygunluk sağlasın diyerekten az değiştirdim, kusuruma bakmasınlar.


**************


Bu dünya üç günlük handır

Ona uyarsan gideceğin yer nardır
Hakka varmadan önce gönlünde ne vardır
Aç bak içini yoksa hakka varacak baktıracak bir yüz var mıdır
Mehmet Aluç



Müslümanın aklında kırk tilki dolaşamaz,kırk bin güvercin uçar aklından gönlünden dört bir kıtaya,barış için,merhamet için,hakkın sözünün aleme yayılması için... m.aluç


Cimrilik nedir bir kurt yer seni kazandırmaz
Cömertlik nedir bir yurt kazandırır hiç yıkmaz
M. Aluç