Bırakın Artık Umutsuzlukla Kanat Çırpınışlarınızı

 kanat çırpışı ile ilgili görsel sonucu


  Aman basma sakın gönüllere ezilir, ezmeden önce sen ezilirsin haberin olsun, neden mi söylüyorum hep es geçiyoruz gönülleri eziyoruz. Mahremiyet denilen şey ne için var insan ve gönlü hayatı için var, es geçerek içine girerek ezmek haddimiz değil, kenarından gezerek içinde açan gülleri koklamak dururken neden es geçerek eziyoruz ki? 

 

Yoksa bizler şebeke şebeke bir köşede saklanarak yolda geçenlerin gönüllerine hücum ederek ezmek üzerinde tepinmek için mi geldik bu aleme? Cehaletin dar ağacında sallanarak kendimizi astığımızın hala farkında değil miyiz be insan, önce ben sonra biz ey insan? Bunca izdiham yüklü yalnızlığı neden taşıyoruz ve etrafımıza serpiyoruz, sonrada karanlık izbe bir köşede tek başımıza ağlıyoruz ki? Önce bu soruları kendime sordum, cevaplarını bulamayınca beraber buluruz diyerek yazmaya karar verdim.

 

Kendimize sadece kendimize kazanmanın benliğimizin çıkarın bana ne faydası var ki? Bir hafta bir ay ya sonrası? İçine düştüğümüz yanılgının cehennem çukuru ve cehennemim sanki alevi yakarken, bir yudum su döken yok mu bu yangına! Daha kaç öğün yalnızlığımızı yanılgılarımızı aşımıza katarak bu zehri yiyerek yaşayacağız? Bak garibin yakasının düğmesi kopmuş, bir gülümseme ile bunu fark ettirmeden oraya bir gülüşünden düğme olsana ey benliğim ey ben, rüzgâr eserken açık bağrı üşümesin.

Bak ey nefsim kâinata rahmet yağarken, neden sen tüm kapılarını kapatarak rahmetten mahrum yaşıyorsun ki? Bu vazgeçişi ne zaman gönlün içine doldurdun? Sevişleri dışarıya terk ederek? Şimdi kâinata alt yazıyla ben sevmekten insan olmaktan vazgeçtim diyerek kalın harflerle yazı yazmanın sırası mı? Mahiyetin üç kuruş etmezken, bu soytarılıkla ey nefsim ey gönlüm kendinizi ağırdan satmakla değer mi kazanacaksınız ey akılsızlar!

 

Sizin bir ederiniz sevmeleriniz olacak ki depozitonuz olsun, geri dönüşümle bir şeyler kazanarak maliyeti ucuzlatasınız bir şeyleri kolay kazanasınız, bu yıkmalarla kırmalarla bu insanların gönlünü hor görmekle bu kaybedişin maliyetin karşılayabilecek misiniz ey nefsim ey gönlüm? Neden başınızı eğdiniz? Biraz önce başınız dik gururla gezerken kedinizi Kaf dağında kral sanırken şimdi gerçekler sizi kanatarak acı mı verdi? Ah her sorulara suskun kalmanız, beni ziyadesiyle deli ediyor!

 

Bir maruzat yüklenerek muhabbet iklimine ne zaman vararak güzelliklerle baş başa olacaksınız cevap verin ki, kendimi ona göre hazırlayayım ya da sizleri terk edeyim! Kurşun sıkar gibi sözlerinizle adres aramanıza gerek yok bakın kurşun adres sormuyor, siz nereye yön vererek sıkarsanız oraya gidiyor! Yeter artık hoyratça gezmenizden bıktım, ruhumu anlatan sözlerin aşkın diyarından uzak kaldım ben sizleri terk ederek gidiyorum, ister gelin isterseniz gelmeyin peşimden. Ölü düşlerin arasında yaşamak hayat vermiyor, aşkla sıkı fıkı olmak arkamda bir meal iz bırakmak istiyorum.

 

Ben geleceğimi izafi yangınların içinde yakmak istemiyorum, günümün ve yarınımın sefasını insanlarla gülümseyerek yaşamak istiyorum. Hayat bir sahne ise bana verilen rolümü oynamalıyım, sizler daha fazla izafi olmadan anlamadın mı? Yani fazlalık olmadan ya geçin yerinizde oturun rolümü ben oynayayım ya da terk edin beni, yoksa yarın rolümü oynamadan yenik düşmüş gitmek istemiyorum Rabbimin huzuruna, sizleri boyutsuzluğun çukuruna gömmeden geçin yerinize haddinizi bilin.


 İmgelerim düşlerim sizlerin katkısıyla kapkaranlık o gökyüzüne asılı kalmadan, masmavi bir gökyüzüne gülüşlerimi asmalıyım, şimdi sizler için olmak ya da olmamak metazori yani zor olan soru soruldu cevabınız bekleniyor haydi verin cevabınızı, bakmayın öküzün trene baktığı gibi, beni ikilemde bırakmayın.


Bırakın artık umutsuzlukla kanat çırpınışlarınızı, yüreğimsiniz nefes nefese kalmışsınız verin dümeni aşkla ve kaybolun gözümden o kadar ulen…Savulun aşk geliyor, tüm seviyesizliklerle her yer leş gibi kokarken, aşk temizlemeye geliyor. Gün batmadan kararınızı verin ya da karanlıklar içinde çırpınışlarınızla çırpına çırpına yok olun.

 

Heybemde sizden gizli sakladığım aşk cümleleri yan yana gelerek, solmuş yüzlere bir canlılık vermek için sabırsızlanarak beni dürtüyor, bu dürtü hakkımız olan gülümsemelerin solmadan yeşermesi için sabırsızlanıyorlar haklılarda, aşk bu yeşertmek için gelir ve yeşertir karşıdan gülümsemeleri seyreder vesselam.

Mehmet Aluç