Bir Şiir ”Diriliş” İle Tahlil Ve Gülümsememle Kısa Bir Analiz. 2



Dillerde darb-ı mesel müminler yüzde doksan
Kalp karanlık, göz âmâ posası çıkmış noksan
Kul isen hakikate gözünü açacaksın 
Belki bir gün mahşerde kendinden kaçacaksın
Uzay çağında cürüm sıradağlar misali
İblis'e methiyeler şeb-i aruz visali
Şu sarsılmaz imanım çırpınıyor eşikte
Almaz beni masiva dört çivili beşikte
Vuruyor bağrımıza yerin altından faylar
Ne çıkar gökler sevse yeryüzü bizi paylar
Ruhlar karanlık onun vehminden ürkmüş eşik
Tarih öksüz, din yetim, nesline muhtaç beşik 
 
Kaldığımız yerden devam edelim.

“Dillerde darb-ı mesel müminler yüzde doksan
Kalp karanlık, göz âmâ posası çıkmış noksan”

Dillerde “ darb-ı mesel” (Atasözleri) dolaşır müminlerin yüzde doksanında, yüzde doksanı Müslümanda kalp karanlık gözler görmez posası çıkmış bedenin ruhun bir şeyleri noksan. Bu düne göre olabilir, bugünlerde gür sesimiz mazlumlar için çıkıyor, adımlarımız onlar için atılıyor Rabbime binlerce kez şükür.
 
“Kul isen hakikate gözünü açacaksın 
Belki bir gün mahşerde kendinden kaçacaksın”
 
Kul olmanın gereği insanların yarını ve mutluluğu için çalışmayı gerektirir. Bunu bilmez ise insan ne hakiki kul olmuş olur ne de bunun hesabını mahşerde verebilir.
 
“Uzay çağında cürüm sıradağlar misali
İbiş’e methiyeler şeb-i aruz visali”
 
Hani der Köroğlu, silah icat oldu mertlik bozuldu, aynen uzay çağı bilişim iletişim çağı derken bunların içinde kaybolurken değerlerimizi kendimizi komşumuzu dostumuzu ailemizi unuttuk, zaten batınında istediği bu değil mi? Günahlar yığıldı sıradağlar gibi, hakka tövbe için gidenler yok unutulmuş… Şeytan peşindeyiz hatta şeytanı hayrete düşürecek becerilerimizle onu şaşırtmaya devam ediyoruz! Mevlana gönül dostu “şeb-i aruzu ölüm gecesine yani ölüme düğün gecesi demiştir hakka kavuşmanın kapısını açtığı için. Oysa bizler şeytanla birlikte her türlü hayâsızlığı edepsizliği sanki düğünde bir sevince katılmış gibi yapmaktan utanmadan çekinmeden yapıyoruz
 
“Şu sarsılmaz imanım çırpınıyor eşikte
Almaz beni masiva dört çivili beşikte”
 
Sarsılmaz taşıyanı sarsmayan iman, dilden öteye gitmiyor, gidince kalpte nefis şeytan var, taşıyan değerini bilmeyecek kapının ağzında yani dilden öteye gitmiyor çırpınıyor bizleri kurtarmak için lakin gören yok… Almaz bizi Masiva (Ondan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tabirdir) sallanan beşikte bebekte olsak bizi içine almaz, bu imanın kalbe ulaşamamasının sonucuna hak olan Rabbimizde yanına almaz, aman dikkat.
 
Vuruyor bağrımıza yerin altından faylar
Ne çıkar gökler sevse yeryüzü bizi paylar
 
Bağrımız yanıyor yer bizimle beraber sallanıyor(Bunu bugünler de olan depremlerle ilişkilendirmeyelim, dikkatle verileni dikkate alalım dikkatle uyaran Rabbimizdir sonuçta),toprak üstünde oluşan zulme izin vermiyor, sallanıyor… Birkaç iyi ile iyilik ile gökyüzü sevinse ya da iyiliğimiz Rabbimize ulaşsa ne fark eder ki, hala kötülük ve zulüm devam ediyor, yeryüzü bizi sarsıntısı ile payını al derken hala farkında değiliz az fark edelim. Rabbim afetlerden cümlemizi korusun.
 
“Ruhlar karanlık onun vehminden ürkmüş eşik
Tarih öksüz, din yetim, nesline muhtaç beşik “
 
Düşünce fikir karanlık yıkımı taşıyorsa içinde karanlıktır aydınlatamaz, bunun peşinde ürkmüş kapının önünde iyilik içeriye girmek için, kapıdan içeriye girerse içerisi karanlık kaos kin nefret dolu, her şey birbirine karışacak, ayırt edilemeyecek… Tarih ecdatla o merhametin imanla dört kıtayı sardığı günleri yetimle bekliyor bu nesile muhtacız, yakında oda olacak inşallah, yol çetin düşman dört bir yanda atakta, yalnız başına zor lakin olmayacakta değil ve mümkün, kula zor olan Âlemlerin Rabbi Allah C.C.  için kolaydır…  
Mehmet Aluç