Bilin(en)meyen Sır Nedir -1-
İhtiyar kadın, pencereden gökyüzünü seyrederken, bulutlar kadının izlediğini fark etmişçesine havada cirit atarak damarında kaynamış kanı dolaşan gençler gibi süzülerek gezerken, sanki biraz sonra gözlerindeki yaşları, adeta yeryüzüne indirecekmiş gibi nefeslerini tutarak kararmaya başladılar. Kadın içinden yağmuru ve cama vuran sesini, duymayı zaten çok seviyorum diyerek sevindi. Biraz önce mavi gökyüzü coşkun güneşin altında bahar havasını yaşarken, az sonra karanlığa bürünmüş bulutların altında, karanlığa bürüneceğinden adeta üzüntü duyuyordu. Sanki gelen bulutlar birden kararak kendini buruşturularak, atılan bir mendil gibi maviliğini neşesini silerek çöpe atacakmış gibi hissedince adeta maviliğinden soyunarak, bulutların istemeye istemeye üzerine zorla giydirdiği kara elbiseyi giyindi. Kadın, ah neşeyle insanlara mutluluk veren gökyüzü asma suratını az sonra gider karanlık bulutlar, yine eski neşenle maviliğinle coşarak coşturursun dünyayı. Yağan yağmurlarla kurumaya yüz tutmuş cılız ağaçlar sevindi, biraz sonra yağan yağmurla toprağa daha sıkı sarılarak tutunmanın provasını yeniden tekrar ederek tutunmaya çalışmayla kök salmayı, yıkılmadan yaşamayı öğreneceklerdi.
Ağaçlar
sanki şimdi şiddetli bir rüzgâr esmeden yağmur yağsa da, bizi toprağa bir an
bağlanmamız için yardım etse diye dilekte bulunuyorlardı. Biraz sonra
gökyüzü bulutların bir birine sürtünmesiyle yalın yıldırımların eşliğinde hafif
hafif yağmurun yağmasına vesile oldu gökyüzü. Toprağın altında yeşermeyi bekleyen
tohumlar, nasıl ne zaman ortadan ikiye bölünerek bölüneceklerini beklerken, bu
gök gürültüsünün sesiyle ortadan ikiye bölünerek, filizlenmenin ilk adımını
yaşamış oldular. Toprağa yağan yağmur ve toprağın mis kokusu etrafı sardıkça, pencereyi
açan ihtiyar kadın bu kokuyu ciğerlerine çekerek, gülümsedi. Havada aniden
değişen bu durumla, toprak ta tohumda ağaçlarda bir hareketlilik başladı. Bu
bir an önce mayasını tutmaya çalışan bir yoğurt gibi, mayalanmanın telaşıyla
aslı görevini yerine getiren gökyüzünün, yeryüzüne bu yardımla vesile olmasıyla
verdiği ani sabırsızlığın, bekleyenlerin beklentisine cevap olmanın sevinciyle
telaşıyla gökyüzü yeryüzüne oluk oluk yağmurları, bulutların yardımıyla yağdırıyordu.
Az ilerde yolun başında yürüyen
genç bir çift yağmurun altında ıslanarak yürürken, diğerleri koşarcasına
yağmurdan kaçarak bir köşeye sığınarak ıslanmamanın peşindeydi. Genç çift bu
insanlara bakarak, boyunlarına takılmış bir zincirle hareket etmek zorunda
kalanlar gibi, bu rahmetten kaçarak kurtulmanın telaşında olmaları üzdü. Kadın
camdan seyrederken adeta bunları okuyordu ve hissediyordu. Yıllar öncesinde
henüz kaybetmediği sevgili eşi ile yağmurlar altında yürümeyi çok seviyorlardı,
işte az ilerde yağmurun altında gülümseyerek yürüyorlardı. Birbirlerinin sıcakkanlılığı
yağan yağmurdan ve esen rüzgârın esintisinden üşütmeden sımsıcak tutuyordu. Biraz
önce can sıkıntısından bunalan kadının sıkıntısı gitmiş mazinin yağmur yağan
sokağında sevdiği ile geziniyordu. Biraz önceki masmavi gökyüzü birden renk
değiştirerek, bulutların eşliğinde siyaha bürünerek kaç beklentiye cevap
verdiğine böylesine şaşırarak bakınmasına yaşamasına vesile olduğu için gülümserken,
tekrardan simsiyah olan bulutları kovalayarak rüzgârın yardımıyla, bulutların
tekrardan, beyaza bürünerek cirit atarak damarında kaynamış kanı dolaşan
gençler gibi süzülerek gezmelerine imkân olmanın gururuyla vesile olmanın
sevinci içinde seyretti, tıpkı camdan seyreden kadın gibi.
Devam etsin mi acaba?
Mehmet Aluç
Bence devam etmeli, saygılarımla...
Teşekkürler ederim desteğiniz için kardeşim,yazmaya devam inşallah,selamlarımla.