Card image cap
Bedava yaşamanin bedeli̇

BEDAVA YAŞAMANIN BEDELİ


“Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekânlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.”
Yukarıdaki şiiri hangi duygularla yazdığı gayet açık Orhan Veli’nin. Birçok insan, “bedava peynirin fare kapanında bulunduğunu” bilse de farelikten geçmiyor. Bu şiirdeki ironi bugün içinde geçerli bence.
Bir de bir atasözümüz var. “Bedava sirke baldan tatlıdır.”
Hiç kimse para verip kitap almaz. Bedava kitap sıraları çok fazladır. Aldıkları bedava bisküviyi yerlerde kitabı okumazlar. Günümüzde birçok insan, eşek dikeni yese de baldan tatlı olduğunu söyler.
Seçimden önce, bir yandaş gazetecide, “açın pencereleri, doğalgaz bedava bedava! Doğalgaz bulduk!” diye ne güzel bağırıyordu. Dikkat ederseniz bizim ülkemizde, seçimler olmadan önce çok şey bedava olur. Koli koli yardım paketleri dağıtılır. Üzerlerinde parti amblemleri olan, şapkalar, kahveler, çantalar, tişörtler, anahtarlıklar bedava dağıtılır. Bedava mazot bile verilir. Beleş yemekler, ziyafetlerde vardır. Seçim otobüslerinden çay oyuncak atmak. Seçim sandığı çevresinde ikiyüzlük dağıtmak. Bilinçaltında, “Siz bana muhtaçsınız” demek. Çap kapanlarında, ne büyük adam be” algıları…
Aziz Nesin bu bedavacılığı bir tık ileri taşımıştır. Mitinglerde insanlara ekmek arası verin. Bütün oyları toplayın” diyerek bedavacılığın faziletini vurgulamıştır.
Dünyada en onurlu şey nedir? “İnsanın ekmeğini alın teriyle kazanmasıdır” kesin olarak.
Kapitalist, sermayeyi destekleyen ülkelerin hükümetleri, yoksullaştırılmış insanlara inayetmiş gibi yardımlar yapar. Eğer iktidardan düşerlerse, bu yardımların kesileceği algısını da o insanların beynine yapıştırırlar. Kronikleşmiş yoksulluklarını giderenlere bir köle gibi bağlananlar, şükür ederler. “Allah sizi başımızdan eksik etmesin.”, “Allah benim canımı size versin” gibi sözlerle biad ederler. Kimileri işin çığırından çıkıp hükümetin başkanın peygamberle eş değer bir halde görürler. 2022 verilerine göre ülkemizde 12 milyondan fazla yoksul varmış. TÜİK öyle diyormuş. Bu yoksul sayısı çok iyi bir oy potansiyelidir. Bu insanlar, makarna soğanla elde edilirse, her zaman iktidar olma olasılığı var. Bu nedenle asla yoksulluk bitirilmez. İnsanların birilerine muhtaç olmadan onurlu yaşayıp ölmelerine asla izin verilmez.
*
“Eğer ki deniz yoluyla bir yolculuk yapmak isteseydin, geminin kontrolünün kimde olacağına nasıl karar verilmesini isterdin? Gemideki rastgele ve herhangi bir grup insan tarafından mı, yoksa deniz seyahatleri konusunda deneyimli, bilgili ve eğitimli insanlar tarafından mı?” Ademantus’un cevabı çok açıktır: “Elbette ki ikincisi!”
Sokrates’in cevabı ise manidardır: “Ülkemiz, bu gemi olsun. Peki, bu durumda nasıl olur da, bir ülkedeki rastgele insanların tamamının, ülkemizi kimin yöneteceğine karar verebilecek donanımda olduğunu söyleyebiliriz?”
Aysun Kayacı, yukarıdaki diyalogu anlayıp özümsediği için, “bir çobanla benim oyun aynı değil” demiştir belki de. Galiba kadın haklı. Yardıma muhtaç bırakılan ve oy kullananlarla benim oyumda aynı değil. Değil de çoğunluğun oyu demokrasinin galibiyeti oluyor.
Yardımla geçinenlerin donanımı nedir? Peki gemi doğru yol alabiliyor mu?
Dollares 27, Mazot 40. Sarımsak 100, fasulye 80.

*
Bir kıssadan hisse yazalım da yazımızı bitirelim. Adamın biri bir hayvanat bahçesi inşa etmiş. Giriş ücretini 300 lira yapmış. Bir kaç gün beklemiş kimse gelmemiş. Sonra giriş ücretini 200 lira yapmış yine kimse gelmemiş. Nihayet giriş ücretini 10 liraya kadar düşürmüş ama yine kimse gelmemiş. Bu defa girişi bedava yapmış. Bir gün içinde hayvanat bahçesi ziyaretçi akınına uğramış. Adam herkes içeride iken sessizce kapıları kilitlemiş ve aslanları serbest bırakmış. Çıkış kapısına da çıkış ücreti olarak 500 lira yazmış. Herkes mecburen parayı ödeyip çıkmak zorunda kalmış.
Karşınıza çıkacak ucuz veya ücretsiz tekliflere dikkat edin; bedava olan ürün muhtemelen sizden başkası değildir. Kısacası, bedava yapılan ya da verilen her şeyin sonunda ödenemeyecek bir bedel vardır. Bu ülke yoksul bırakılan ve ele alıştırılan bedavacı insanların elinde toz duman olacak. Bedavacılarla birlikte donanımlı ve gerçeği gören birçok liyakat sahibi kişilerde yok olup gidecek. Kazananlar, kendi doğrularını yaratmış sermaye sınıfı ve işbirlikçileri saltanatlarına devam edecekler. Bedava, emeksiz geçinenler, modern köle olanlar asla unutmasın.
“Dilencinin torbası asla dolmaz.”


Şuayip ODABAŞI