Card image cap
Bayramda i̇ki̇ komşu kadinin halleri̇

BAYRAMDA İKİ KOMŞU KADININ HALLERİ
İki yaşlı kadın, bayramın ikinci günü aynı apartmanın ikinci katlarında balkonlarında oturuyorlardı. Birbirleriyle selamlaştılar. İkisinin de yüzlerinde hüzün vardı. Ellerinde birer kahveyle tesadüfen çıkmışlardı balkona. Evin yalnızlığı içinde, yalnız yaşamanın sıkıntısını balkondan aşağı atmak istercesine hem yola hem de havaya bakıyorlardı. İkisinin de gözleri yolun başındaydı. Ağlamasını gizleyen birisi gibi gözlerini yoldan kaçırsalar da, o gözler hep yolu gözlüyordu.
Havada güzeldi. Balkonda keyif çatılacak bir ortam vardı. Nede olsa bayramdı, içinde yaşanılan gün. Gelecek olanlara ikram edilecek her şey kusursuz bekliyordu. Buzdolabı inliyordu. Sehpalarda şekerler çikolatalar… Baklavalar, her evladın zevkine göre.
İkisinin de bayramın ikinci gününde kapıları çalınmamıştı. Komşularda yoktu. Bayram sanki cüzamlı bir hasta gibiydi, kimsenin ziyaret etmediği.
Köylü olduğu giyiminden belli olan teyze, memur emeklisi ak saçlı kadına sordu.
“Seninkiler bayrama gelecekler mi?”
Memur emeklisi kadının bir oğlu vardı. Bir bankada müdürdü.
“Hiç aramadılar. Gelip gelmeyeceklerini söylemediler. Geçen hafta torunun yaş günü vardı. Yaş gününde fotoğraf paylaşmışlar. Gelin annesi babası… Komşuları da vardı… Eşinin kardeşleri çocukları…”
Kadın düğümlenmişti.
“Seni çağırmadılar mı?”
“Çağırırlardı da… Rahatsız etmek istememişlerdir… Senin kız gelmedi mi?”
Arada bir duraksama oldu. Köylü teyze, sessizliği bozdu.
“Ne bilim goşu. Ramazanın on beşinde iftara gelecim didi. Bekledim gelmedi…”
“Bayramda gelir o zaman.”
“Gelmez! Öğrendim, tatile gitmiş İtalyi mi ni! Bana bişi sölemedi. Bende başkasından öğrendim.”
“Belki dördüncü gün gelirler…”
“Gelirler… Gelmezler mi?”
İkisi birden sustular. Önlerindeki kahveler öylece duruyordu. Kahveler çoktan soğumuştu. Aynı biten gelenekler görenekler gibi soğumuştu. Ana baba hakkı gibi soğumuştu.
Bayramın ikinci günü hava çok güzeldi. Ne yazık ki geçmişin elinde kavrulmuş kahvelerin telvesi bile yoktu.
Soğuk suya yapılan kahveler ne tez dönüyordu soğuk haline.
Annelerin babaların demli yüreklerinde öylece kalıyordu her şey.
Gözler yollarda kalıyordu.
Yok olunca bir şeyler günü gelince, o evlatların dilinde “keşkeler” kalıyor geriye.
Bugünü düşünenler, gelecekle ilgili hayaller kuramazlar. Geleceklerinin geçmişleriyle süsleyemeyenler yaşadıkları anın kurbanı olurlar. O anki plan yapmaya uygun değildir. Yaşadıkları an ile ilgili plan yapanlar, sürekli uyuyan ancak uyanık geçinen hilkatlerdir.
Anneniz babanız gitmeden, hayallerinizi gerçekleştirin. Keşkelere ömür bağlamayın.
Mezar taşlarına övgüler söylemek, hiçbir şeyi eski haline getirmiyor.
Ne dersiniz?
*
Dün öyleydi. Bayrama gelmeyen/gelemeyen evlatların yolları gözlenirdi. Hüzünler bardak bardak içilirdi.
Bugün, “korana” sayesinde, bayramda sokağa çıkma yasağı geliyor. Bayramda tatile gitmekte yok. Bayramdan önce, bir yolunu bulup kaçanlar, “analarına babalarına dört gün katlanacaklar” desem yanlış olur.
Telefonla bayram kutlamaları görüntülü olacak artık. Bahane uydurmak isteyenler suçu devlete yükleyip kurtaracaklar kendilerini.
Gerçekten de Dünya soğuyacak.
Bayram alışverişi yok. Alışveriş çılgınlığı bitecek. Bayram kazaları da azalacak. Anneler, gelenlere ikram derdinden perişan olmayacaklar.
Bir bayramda böyle olsun bakalım.
Bayramınız kutlu olsun.

Şuayipodabaşı…
01.06.2019/Kepez/Çanakkale