Anlama Uygun Sözcükleri Bularak Yazmam Bir Anlam Vermek İçindir Tüm Çabam...


“Sözcüklerim efkârımı gömdüğüm ve aşkın minvalinde gördüğüm bunca şey en çok da hiçliğime tutunduğum ama varlığım aslında bir boşluktan ibaret olmadığını görmek gerçekten de mutluluk verici.
Özveri, hafız bir de önsezilerim gel de ayıkla pirincin taşını.
Hepsini unutalım o zaman ve kısaca ön söz diyelim tüm yazdığıma ve işte geceyi de disipline ettik mi ölü günün ruhu da huzura erecek.
Ölülerimin arkasından rahmet okuduğum.
Ölü günün arkasından ise dikte ettiğim duygularım ve devasa parantezle şerh düştüğüm sanırım kümelerin birbiriyle eşleştiği sonra da öz alt küme hesabı yapıp neye denk düştüğüm ya da neyden müteşekkil isem elbet günün ihbarı iken here geceme damga vurmanın verdiği mutluluğu hiçbir şeye değişmezken…
Lügatimi sandıktan çıkardım ve yerine koyabildiğim kadar şiirlerimden koydum üstelik ben asla şiir yazdığımı filan iddia etmezken lakin öylesine doluyorum ki gün içerisinde ve şiir başlığı altında yazmadan olmuyor hafız ve sevmeden de asla zaman geçmiyor daha doğrusu hayatın tadını ben böyle çıkarıyorum. Yıldız Gülüm”
 
 
Kardeşimin gönlümüze dokunarak naif sözlerle yazdığı bu muhteşem eseriyle sözleriyle devam edeyim duygularım tavan yapmışken yazayım hissettiklerimi dedim… Yaşadığımız hayat sıra dışı değil, böylesine gönül dostu kardeşlerimiz var olduğu müddetçe, bazen içimdeki benlik her şeyin sıradan olduğunu bu sıradanlıkla yazmam için beni dürtse de, ben ona hayatımızın yaşadığımız anın sıradan öyle alelade bir şey olmadığını Âlemlerin Rabbinin, mutlak gücüyle bir tertip içinde olduğunu söylesem de bazen arada bir dürtüyor. Bende ona bunları söyleyerek kulağını çekiyorum. Yazarken yazdıklarımın sıradan olmasından çekiniyorum, sanata edebiyata uygun sanatsal sizlerin duygularına hitap eden şeyleri yazmak için çabalıyorum. Kaleme alırken sözleri, sizlerin ağır basan duygularınıza hitap etmek için ağır basan duygularımla girişimde bulunarak, dünyada olup bitenleri gözlemleyerek sizlere aktarmamda bana yardımcı oluyor.
 
Bu olayları sıralamak gibi bir becerim yok, anında olanları duygularımla yazmak, anlama uygun sözcükleri bularak yazmam bir anlam vermektir tüm çabam… Önce okuyarak sonra duygu ve hislerimden süzerek yazmanın aktarmanın bilincine vararak, bir denge içinde, bir etki ederek hislerinize, tercüman olmasını arzu ederek yazıyorum.
Şöyle söyleyeyim bu satırları sadece kendim için yazsam bir değeri olmayacaktı… Hayat bu kendime bile tam açıklayamadığım bir şeyleri, başkaları için anlaşılır kılmak gibi bir niyetim zaten yoktu. Aslında bu bir anlamda, sizlerle sizlerin duygusuna hitap ederek yazmak, kafamı sürekli meşgul ederek içimde sancılı bir kabarmaya yol açanları yazmakla nihayete erdirerek sonlandırmak, kafamı düşüncelerimi yerli yerine oturtmak ve  olayları sizler için her yönden incelemek için giriştiğim bir denemedir, bunu da şimdi yazarak sona erdirdim.
Yine meselenin esasını anlatamayacağım kaygısıyla, endişe içinde olsam da bu durumda hiçbir arkadaşıma söz etmemiştim sizler arkadaştan ötesiniz, benim yaşadıklarımın pek büyütülecek bir yanı da yok sizler iyi seniz bende iyiyim. Oysa şimdi duygularımı kâğıda geçirdiğim sırada doğru sözcükleri seçmenin, okuyarak mütemadiyen yazmam sonucunda hiç zor olmadığını Rabbimin yardımı sayesinde yazarken en basit kavramın bile ne denli yanlış anlaşılma yol açacağı endişesini taşırken ve çift yönlü anlamlılık olasılıkları taşıdığını manayı unutarak, ayıramazsam kusuruma bakmayın...

Başımdan geçenlerin çok büyütülecek bir yanı yok, Rabbim hastalık verse de hastalıkla zengin ederek devasını şükür veriyor, Rabbim sevdiğine verir, sevmediğine vermez. Sevdiğine verir yanında devasını ve şükür için yardım ederek sevaba ulaştırır, zalim olan kuluna hastalık vermez şükür ederek sevap kazanmasını istemez buda ayrı bir gerçek, Rabbime şükürler olsun verdiği şifasına devasına nimetine… Saymakla şükür etmekle bitmez…Bazen yaşarken insanların kaderlerini etkileyen ağır dramatik olaylarla karşılaşarak, deva olması anlamında söylüyorum, Rabbime dualar ederek cümlemiz için istiyorum devayı şifayı her şeyi…
 
Bugün bile hâlâ içim yazma aşkının kor gibi kavuran pişiren ateşiyle, yüreğimdeki bu duyguyu koruyabilmek için bütün ruhsal güçlerimle yazarken insanlık için yazmak için yoğunlaştırıyorum, her gün, her saat bütün ayrıntılarını zihnimde tekrarlıyorum ne kadar tekrarlasam da anında yazamazsam unutuyorum, çünkü bir anlamda tüm varlığımın dönüm noktası haline geldi yazmak okumak sizlere varmak… Ben fark etmeden yaptığım ve söylediğim her şeyi şimdi daha iyi biliyorum okutan bildirten Rabbim sayesinde, bazen düşüncelerimde sürekli okumakla yazmakla hislerimin ansızın ortaya çıkışını tekrarlamakla ve bu yolla onu kendime değil, size yazma aşkının sonucunda olduğunu biliyorum ve bununla meşgulüm. Ve ben şimdi, on dakika önce kalemi elime aldığımda ne yazacağının bilincine varmamış olduğum şeyi de aniden, Rabbimin verdiği ilham sayesinde kavrıyorum şükür Rabbime…

Bu olayı kâğıda geçirmemin tek nedeni,  dünümle bugünü mü onu bir kez daha gözlemleyerek onu yeni haliyle bir biçimde karşımda görmek, bir kez daha yazarken tüm duyularımla tadını çıkarmak ve aynı zamanda zihinsel olarak içselleş yürüyüşle sizlere doğru yürümenin yol almanın ölçümünü yaparak beyaz kâğıda dökerek sizinle muhabbetle selamlaşmak istediğimi söylemem yanlış olmaz en doğrusu olur… Bazen yazsam da gerçeğe uymayan bir şeyi aceleyle; aksine, istediğim çok hızlı yaşanmış bu deneyimi daha da canlı bir hale getirmek unutmadan yazmak, onunla sizleri defalarca ve defalarca kucaklayabilmek için yanımda sıcak ve soluk alır halde tutmak çabamdır bu acelem…

 Duygularınızın hafızamda bıraktığı memnuniyet ya da memnun olmamış o anlara varan yolu adım adım kat etmek için ne bir işarete ne de kılavuza ihtiyacım var sizlerin duygusu bana yetiyor. Bunu sizlere yaranmak için söylemiyorum, böyle bir şeye de ihtiyacım yok. İsterseniz deyin bu bir uyurgezer gibi gezer ister gecenin içinde, ister günün ortasında olsun hala uykusuz yazar saçmalar…  Bende bir insanım hatalarım elbette ki olacak beşerim şaşarım, sizlerle olunca yanlışım söyleyince anında yanlışımı düzeltmek için duygularımla istediğim o noktaya geri dönerim ve her bir ayrıntıyı sizlerle muhabbetle yürekten gelebilecek bir berraklıkla yeniden yazarım. İlkbahar yeşilliğine bürünmüş olan doğadaki her bir yaprağın yeşil şeklini kâğıda dökme çabamla, şimdi sonbaharda kestane çiçeklerinin tozlu, yumuşak kokularını hissedebiliyorum sizlerin duygusuyla hissiyle vesselam, selamlarımla.

Mehmet Aluç