Card image cap
Alamanya bi̇zi̇ giskaniyo!

ALAMANYA BİZİ GISKANIYO!
 
“Almanya acı vatan” diye türküler yapıldı.
Acı mı tatlı mı? Ne olduğunu en iyi Almanya’da çalışanlar bilir. Bilir de! Ülkemizin durumu Almanya’dan kötü mü iyi mi? Bu durumu duyu organlarını doğru kullanan herkes bilir.
Almanya’ya çalışmaya gidenlerin ve onların çocukları…
Birçoğu gurbette, yabancı diyarlarda, nasıl yaşadılar?
Almanya’dan kesin dönüş yapan birçok kişi tanıyorum. Kültür olarak gelişmediklerini, paraları olduğunu biliyorum sadece. Birçoğu tam bir yobazlık içindeler. Kılık kıyafetleri çağdaş bir görüntü içinde değil. Bilgi olarak ta yeterli bilgiye sahip değiller.
Birçoğu hala yere çöp atıp, kahve içinde masa altına tükürüyorlar. Elindeki çöpünü cebine koyan, farklı bir davranış kazanmış Almancıları da saygıyla anıyorum.
Şu anda bile, sokak röportajlarında ülkemizin Almanya’dan daha gelişmiş olduğuna inanan Almancılar var. Almanya’da Mercedes ve Opel markalarının tarihini bile bilmiyorlar. Onlarca Dünya markası var Almanya’nın.  Yaşadıkları ülkedeki demokratik işleyiş hakkında bile bilgileri yok. Gavur diyerek kestirip atıyorlar. Ahlaki hiçbir davranışın değeri yok.
Evden işe, işten eve gidip gelmekten ve de yandaş televizyonları izlemekten, katakulli tarikatların elinde cennet aramaktan beter olmuşlar.
Almanya batıyo! Doğalgaz yok. Benzin çok pahalı. Marketler boş. Şu yok bu yok… diyenler, ülkemize gelip bozdurdukları dövizlerle, paramızı yerle bir ediyorlar. Zannediyorlar çok para, süper ekonomi!
Alamanya batıyo! Alamanya bizi kıskanıyo!
O Almanya’da çalışanlar, Türkiye’nin ekonomisi bozuldukça kazanıyorlar. O nedenle seviyorlar ülkelerini. Almanya’da aldıkları bir aylık maaşla, ülkemizde kırmadık fındık bırakmıyorlar.
Almanya, yasalara uymayan kişi başbakan olsa da af etmiyor.
“Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diye soranın ağzına üstübü tıkıyor.
Yasaların bir ağırlığı var. Suç işleyenin kim olduğuna bakmadan defterini dürüyorlar.
İzinsiz evinizde tavuk bile kesemezsiniz. Göllerde belirtilen sayıdan fazla balık avlayamazsınız. Yol üstünde gezinen tavşanı keyfiyete dayalı ezip öldüremezsiniz.
Lafı uzatmayalım.
Bir örnek yazalım.
“Almanya’da bir sokakta gürültülü bir iş yapılacağında, o sokaktaki evlere bir mektup gönderilirmiş. “Sokağınızda iş makinesiyle gürültülü bir iş yapılacaktır.” Diye. Özür dileriz diye değil. Özür dilemiyorlarmış.
Diyorlarmış ki; “Sokağınızda iki gün iş makinesi çalışıp gürültü yapacak.Bu gürültüden rahatsız olmamanız için, bu iki gün içinde aşağıda belirttiğimiz otelde ücretsiz olarak kalabilirsiniz. Bütün masraflarınız karşılanacaktır.” Diye mektup gönderiyorlarmış.
O Almanya, alacağını alırken, vatandaşa borcu varsa, o kişiyi bulup faiziyle ödermiş borcunu.
Almanya’da şu anda 4 bin Euro maaşla 1.5 Milyon işçi aranıyor.
23 Mayıs 1949 yılında kurulan Almanya 2. Dünya savaşında yerle bir olmuştu. Bütçesi şu anda fazla veriyor. Her şey var, cari açık yok.
1923 yılında kurulan yurdumuzun bütçesi açık veriyor. İşsizlik zirvede. Cumhuriyetin “devletçilik” adı altındaki bütün varlıkları satılmış. Parası nerede belli değil. Paramız yabancı paralar karşısında yirmi kat değersiz.  Telekom bile bedavaya elden gitmiş. Daha neler…
Ve de…
“Alamanya’da sular akmıyo! Alantirkler kesik. Doğal gazda yok!” dediydi reiz.
İnanan inanıyor.
“Alamanya bizi kıskanıyo!
 
Ha unuttum!
50’li yıllarda kurtarmaya gittiğimiz Kore katlanır telefon yapıyor. Dünyaya marka bilgisayar ve  birkaç marka otomobil satıyor.  
Kore’de bizi kıskanıyordur.
 
Şuayip ODABAŞI