Yakına koy gözlerini;
Koy ki; görebilsin, uzağı göremeyen gözlerim...
İster eziyet et,
ister, canıma kastet!
Yeter ki; bakma bana öyle gurbet gurbet...
O kor bakışların değil miydi
beni böylesine kör eden;
Yanan kalbimi yeni baştan kor eden?..
Yarına bırakma, eskimesin sözlerin;
Ne varsa dilinde söylesin yine gözlerin...
Önce, kalbine sor sözlerini;
Sor ki; söyleyebilsin incitmeden dilin.
Zira en yumuşak söz değil mi ki kalbinin?
Sensin bu denizin can veren ruhu;
Bense, sırılsıklam ıslanmış kumu.
Ne diye yıkar durursun umudumu?
Çatma kaşlarını öyle hemen;
Tutulur nutkum, bir şey diyemem.
Sonra, bir daha asla kendime gelemem...
Bırakma kalbimi öyle olur olmaz yerlere;
Basıp geçerler defalarca üstünden.
Bir daha artık, ne sen, ne de ben gelebiliriz
bunun üstesinden...
Yakına koy gözlerini;
Koy ki; görebilsin, son defa kapanmadan gözlerim.


Cemil Baştürk