DAR VAKİTLER


            Vaktin en darıymış;

Bilemedim!

Darlandım durdum çaresizce hiç durmadan...

Geçip giderken içime bata çıka şu keskince zaman,

İzledim durdum an be an; 

Hiç bir gıkım dahi çıkmadan...

Acelesi olan bendim!

Zamansa; 

Kendi ahenginde;

Aheste ve umursamaz!

Yürüdüm gittim yavaşça dönüp ardıma bile bakmadan...

Sonra, bahara döndü nedense hazan;

önce umut renkli esrarengiz çiçekler; 

Ve ardından, büyüyüp gelişen tumturaklı hayaller.

Dallandım durdum yaz boyu, bir an bile durmadan...

Kalbimin şaşılası kıskacında;

Kıskandım nedensizce, arşa yükselen her bir zerreyi. 

Geçemesem de feleğin şu daracık imbiğinden 

Yine de istedim durdum hiç utanmadan...

Aklımın şaşı bakan fikirlerine rağmen; 

Şaşırmadı bir an bile şu canı çıkasıca yüreğim.

Ne noktasına ve ne de virgülüne dokunmadan

Özledim durdum bir an bile usanmadan...

Ben yine çıkamadım sonların çıkmazlarıyla başa!

Ellerim yüzümde;

Biraz mahcup,

Biraz edalı, 

Ve en çok da kederli!

Aradım durdum kendimi, bir an bile kaçmadan...

Ta en başından beri; 

Ben vardım başında yine şu tuhaf hayatın;

Anladım ki  sonunda, 

Yaşayamazmış hiç bir insan önce doğmadan!

Gitmeliyim artık! 

Evet gitmeliyim,  hayat beni daha fazla yormadan...

Gönlümün baş kaldırışını  bastırdığında şu zalim yıllar;

Boynuma dolandı hep, 

Dar vakitlerin yağlı ilmeği!

Bense bir ümitle saklandım hep yüreğimin kuytularına, 

Bir an bile korkmadan...

Bilin ki şu altımdaki iskemlenin hiç bir suçu yoktur;

Sakın ola ki vurmayın ona! 

Çekin alın usulca ayaklarımın

altından;

Durmayın haydi; 

Çekin alın!  bir an önce şu dar vakit çıkmadan.


Cemil Baştürk

16.05.2020