Şiir, kulağa fısıldanan hislerin süzgeçlenerek kaleme veya söze dökülmüş halidir. Bazen bir kitap, bazen bir cümle dahi şiir olmak için yeterlidir. Bu bir meslek midir? Hem meslektir, hem değildir. Çalışma sonucu anlam, duygu ve düşünce bütünlüğüne bakıldığında bunu fevkalade yapabilenler var. Onlar için meslektir diyebiliriz. Şiir çeşitlerinden tutun tekniğine kadar konuya tam hakimdirler. Müzisyenle; doğuştan yeteneğiyle şarkı söyleyen, notaya ihtiyaç duymadan saz çalabilenle notaya ihtiyaç duyup keman çalan arasındaki fark gibidirler. 


           Şiir kurallara bağlı olabileceği gibi kuralsız da yazılabilir. Önemli olan ne anlattığı veya okuyucuya ne bıraktığıdır. Bir kelime üç anlama gelebildiği gibi bir cümle bir kaç anlam da ifade edebilir. Şiir düşündürmelidir de... Şair şunu da bilmelidir: ''Ben nasıl yazarsam yazayım şiir okurundur. O nasıl anlarsa anlamı o dur.'' Diyebilmelidir. Bu nedenle çıkabilecek anlamları da çok iyi tartmalıdır.


            Yabancı veya eski kelimeleri yerli yerinde kullanmak zenginliktir kanımca. Bu sayede hem dilimiz gelişir, hem ufkumuz. Daha dün kaleme alınmış Milli Marşı'mızda bize yabancı gibi gelen kelimelerin ne kadar farkındayız? Oysa ''j'' harfiyle başlayan bütün kelimeler yabancıyken; pesimist, optimist, narsist gibi kelimeler nedense pek de rahatsızlık vermemekte. Bence hiç de sakıncası yok, kullanılabilir. Farsça kelimeler de kullanılabilir. Latince kelimeler kullanabiliyoruz da farsça neden kullanamayalım? Kimi pizza severken kimi lahmacun sever, neden diye sormak sizce ne kadar anlamlı?


             Her şiir kendi içerisinde değerlendirilmelidir. Hece serbestten, serbest heceden üstün değil. Nasıl ki veda hutbesinde: ''Arap'ın Arap olmayandan üstünlüğü takvadandır.'' denmişse şiirde de ırkçı bir yaklaşım doğru değildir. Ne hece siyahtır, ne serbest beyaz veya hangi türse... Nasıl ki insan renkleriyle değerlendirilemez, derinliğiyle kişiliğiyle değerlendirilir şiir de türüyle değil içeriği ve söylemiyle değerlendirilmelidir. Şiiri beğenmek veya anlamlandırmak göreceli olabilmektedir. Yargılamadan önce sormak, sorduktan sonra karar vermek gerek. 


               Anlamadığımız çok ağır şiirler olabilir. Bize saçma gelen dizeden bir başkası öyle anlamlar çıkartır ki bazen 'yuh', bazen 'vay' be diyebiliriz. Beş parmak nasıl aynı değilse hislerimiz ve düşüncelerimiz de aynı değildir. İnsanı tek tip düşünmek, değiştirmeye çalışmak gereksiz ve yersizdir. Ne yazık ki farkında olmadan çoğu zaman bu hataya düşmekteyiz. 


                Şiir özgür mü olmalı tamamen? Asla! Yazarken fikirlerimiz başkalarını incitiyorsa hatta birini bile incitiyorsa kaçınmalıyız ve buna özen göstermeliyiz. Rahatsız edebilir ama rahatsız edeni incitmemeli! Fikir özgürlüğüne ben şahsen inanmıyorum. Çünkü her beyan fikir değildir. Düşünce özgürlüğüne hele hiç katılmıyorum. Düşünceyi okuyan bir makine icat edilmemişken kim ket vurabilir düşünceye? O halde düşünce nasıl özgür değil? Düşünmek, söze dökülmemiş düşüncelerin akıl süzgecinden geçirilmesidir. Söze döküldüğünde artık o düşünce değil fikirdir. Fikir kaos içeriyor, toplumsal kurallara veya töreye aykırılık içeriyorsa o nasıl fikirdir, o fikri hangi ülke serbest bırakır?


                 Şairler ve yazarlar topluma yön veren yapı taşlarıdır. Bu taşlar kepez gibi olmalı, bu taşlar yerinde ağır dururken ne baş yarmalı ne de göz çıkartmalı. Şair ve yazar kendini bilendir. Yol gösterebilen, doğru yoldan etmeyendir. İster amatörce yazalım ister profesyonelce, yazdıklarımızdan sorumluyuz. Vesselam...


Saygı ile...