SEVDÂNÂME
Ben ki nazargâhında küçük çakıl taşıyım
Âşkın bedestanında çakıl olmak ne güzel
Gülüşünden bâdeli bin Mucnûn'un eşiyim
Bin çölde döne döne bin kez ölmek ne güzel
 
Kalmasın senden bir şey ne gölgen ne nefesin
Hayâlim senin gölgen her yerde senin sesin
Damarımda akan sen kalbim senin kafesin
Depreşip çırpındıkça seni bulmak ne güzel
 
Ölüm sessizliğine gömülünce kâinat
İşte tam bu vakitte yüreğim çırpar kanat
Ucu bağlı yollara karlı dağlara inat
Tutuk zamandan taşıp sana gelmek ne güzel
 
Bilmem hangi hicrânda bilmem hangi elemde?
Mutlumu kederlimi acep nasıl âlemde?
Sorsam cevap ne yazsın bilmiyor ki kalemde
Düşündükçe içlenip aklı bölmek ne güzel
 
Mâşuk gâmda tasada âşıkın cismi nârda
Hem âşık hem de mâşuk kalınca intizarda
Kara sevdâ müsemma sevdâ ki bir kenarda
Sessiz sessiz yandıkça pişip gülmek ne güzel
 
Bir mezarlık çift mezar çift mezarda bir insan
İki beden bir kefen bir kefende iki can
Sen ol benden fışkırıp mezarımda gül açan
Senle ölümsüz olmak sende kalmak ne güzel
 
Hezeyân denizinde yakamoz cam kırığı
Kıyısı alın yazım dalgası can yırtığı
Kaldı sefil Narmânî bu bezmin son artığı
Kapkara gözlerini kabir bilmek ne güzel
(Nurullah Özdemir) NARMÂNÎ 26.4.2019