ATEŞTEN KAFES
 
Malayani söz çok dilde sükût yok
Mekânı od eyler kalp mahrum gezer 
Beyhude ömrüme saplandı bir ok
Mehtabı geceden başlayıp süzer
 
Bitti dedim bitti verdiğin muştu
Başlasam yeniden hepsi nafile 
Yekpare bir ânın gördüğü düştü 
Diz çöktüm önünde düşürdü dile 
 
Ufkumda doğuyor türlü türlü dert
Pare pare yanan gamzende ansın 
Mendile sardığım dostlarım fert fert  
Ateşten kafesi gülistan sansın 
 
Efkâra düşer mi amansız keşke 
İçimde sızlıyor her şey büsbütün 
Kendimi verdiğim imkansız aşka 
Az mı rah eyledi esrâra tütün 
 
Keder mübah olmuş dinmez ahuzar 
Medet ey sultanım uçsuz sahrada 
Hicran talep eder bir halim mi var
Tarumar gençliğim ermezken şâda 
 
Yağmur hissettirmez oldu sırrını 
Oysa aralıksız rahmet doluydu 
Ebrârî'yim sanma çekmez kahrını 
Âşikâr perçemin vuslat yoluydu
 
Ziya Üçer (Ebrârî)