ÂŞIK İLE MAŞUK 
 
Füsunkâr sözleriyle cânân uğrar dembedem 
Muhâbbet zincirine gönül bağladık her-dem
 
Cânân hitâbetine muhatab olduk mâdem
Gayrı sürûr eylesin giryan saçmasın didem
 
İçimde kopan tûfan güle durur her bahar 
Buldum gök gözlerinde... iade-i itibar 
 
Tûfanların son bulsun gel sînemde kıl karar
Bakışımın derûnu kirpiklerini tarar
 
O mest eden özüne girmek benim ikbâlim 
Sînenin sarayında demlenir istikbâlim 
 
Çözülmeyen muamma erişilmez minvâlim
Hakikat değil aslım bir nevi kıyl-ü kâlim
 
Bu malümün ilanı kalbi mahmum şeydasın 
Tevhîd ile yoğrulmuş nûr yüzlü süveydasın 
 
Gördüğün senin aksin sanma benden cüdâsın
Cennet yolunda yoldaş tevhîd dolu nidâsın
 
Muhâl aynalardayım hicrân buyurur halvet 
Şerh düşüyor dilruba nedir bunca kasavet 
 
Beldeyi aşkı bâdem kandığım âbı hasret
Rûhumun ayinesi şerhe kıldık nihâyet
 
Âşk ile şavka duran hâle-i mâhımsın sen 
Ezelden sath-ı arzda nâle-i âhımsın sen 
 
Mâh isem şems-i cânım nûru felâhımsın sen
Asırların ardında varacak râhımsın sen
 
Ziya Üçer (Ebrârî)