Deneysel Şiir -1 

 

Hepimizin şuanda içerisinde yer aldığımız edebiyatın dışında günümüzde deneysel edebiyat diye yeni bir tür gelişmeye başladı. Deneysel edebiyat, geleneksel edebiyatın tekdüzeliğinin kalıplarını postmodernist bir bakış açısıyla kırmak ister. Yapılamaz deneni yapmayı kanıtlamayı hedefler. Deneysel metinler bir buluş gibidir ve sürekli yeni yöntemler arar. Nasıl elektriğin keşfi herkese faydalı bir buluş iken bazı buluşların ise hiç kimseye bir yararı dokunmamıştır. Deneysel edebiyat da öyle bir şeydir.

 

Ülkemizde deneysel edebiyat metinleri az da olsa yapılmaktadır. Ancak deneysel şiir örnekleri hemen hemen yok gibidir. Deneysel şiir; matematik, satranç, mantık gibi başka bilimlerden formlar ödünç alarak edebi alanı genişletmek ister. Sözcüklerle satranç taşları ile oynar gibi oynamak, sözcükler üzerinde ince matematik hesaplamaları yapmak ve sonuçlarını görmek oldukça ilginçtir.

 

Deneysel şiir yazmak kadar yapılan çalışmayı paylaşmak da oldukça cesaret ister. Alışılmadık özellikte olan bu tür çalışmalara uzun süre emek verilmesine rağmen, eserin kimse tarafından beğenilmemesi her zaman olası bir durumdur. Aslında ortaya çıkan sonuçları şairin kendisinin de beğenip beğenmeyeceği bir muammadır.

 

Günümüzde lipogram, pangram, pangram haiku, palindrom, anagram, kartopu, eriyen kartopu, elmas kartopu, ilk harf, akrostiş, S+7, N+7, alfabeyi kullanma, tutuklu kısaltması, görsel (somut) daha birçok ekstrem özellik taşıyan teknik, deneysel edebiyat biliminin bir parçasıdır. Bu şiirlere örnek olması açısından birçok türün ülkemizdeki ilk örneklerini verebilmek amacıyla yaptığım çalışmaları sayfamda zaman zaman paylaşmaktayım.


Bir seri yazı halinde deneysel edebiyata ilişkin görüşlerimi ve deneysel şiir türlerine ilişkin yaptığım çalışmaları edebiyatyolu.com'da paylaşacağım.


Devam edecek.