Kayboldu zaman, boşa çıktı yıllar;

Kalakaldım bir mazinin içinde, istemsiz,

Öyle yalnız...

Öyle âvâre...

Öyle derbeder ki,

Boyun eğdim sonunda,

Gururdan ayrılıkların,

Sancılı yalnızlıklarına.

 

Dert ettiğim her bir anlam,

Geçip oturdu hayatımın baş köşesine teklifsizce,

Ne çâre!

İçimde durur hâlâ,

Yüreğime yediğim okkalı tokadın acısı.

Öyle garip...

Öyle öksüz...

Öyle  kederli ki,

Boyun eğdim sonunda,

Sessiz feryatların,

Beyhude çırpınışlarına.

 

Teklifsizce zerk edilmiş içime aşk, neyleyim,

Zevk edindim durdum,

Herkes gibi kendi hâlince.

Özlenen anıları,

Özletebilenler yaşarmış ancak.

Öyle gizli...

Öyle içten...

Öyle dertli ki,

Boyun eğdim sonunda,

Sitemsiz duyguların,

Gönül yorduran sancılarına.

 

Ortasından yol geçen sevdaların,

İki yakası bir araya gelmeyen aşığıyım ben,

Öyle zorlu...

Öyle gerçek...

Öyle hazin ki,

Boyun eğdim sonunda,

Ömür tüketen hislerin,

Alay eden tavırlarına.

 

Elbet kurur bir gün

Köksüz muhabbetlerin,

Sahte tebessümleri.

Şimdi tek ihtiyacım,

Sınırsız gecelerin sınırsız uykuları.

Öyle sessiz...

Öyle sakin...

Öyle huzurlu...


Cemil Baştürk