Eskinin kuş uçmaz kervan geçmez gecekondu dutluğu, şimdinin allayıp pullayarak söylenen semti “Çukurambar”.Plazalar, gökdelenler, rezidanslar, apartumanlar, bistrolar, cafeler, restoranlar. Semaya meydan okuyan son teknoloji binalar ve yeme-içme namına ün salıp şan veren mekanlar.

 

Gökyüzüne huzme ışıkları ile Los Angeles’da, caddesi ile Şanzelize’de, gökdelenleri ile Manhattan’da, trafiği ile Şangay’da ve Başyazıcıoğlu/Firdevs Camileri ile kendinizi Medine’de hissedebilirsiniz. Hem şarkıye hem garbiye ikisinin ortasında Turkish atmosferiyle anlayacağınız her şeyin hepsi bir arada.

 

Restoran, bistro mekanları ayrı bir alem. Japonya’dan, Meksika’dan, Antep sofrasına. Müşterilerin kimisi efkar dağıtmaya, kimisi aş, kimisi baş, kimisi sevindirik evcilik, kimisi de yiyelim, içelim güzelleşelim peşinde. İşin özeti al bade ver kadeh havası aslında. Tabiki bir de nargile cabası.

 

1 külah dondurma 7 lira, ince belli 1 bardak çay 8 lira, iftariye, brunch, çay saati 50 den başlayıp keyfinize ve mangıra göre ucu açık. İngilizlerin tabiri ile ortam tam bir “eat,enjoy-drink,dance and dream” yani anlayacağınız.

 

Milyonluk evler, 3.000-10.000 lira arası aylık katda kiralık daireler, camdan silkelenen sofra bezleri ve görgüsüzce parktan şerit kapatan trafiği. Ünlüler, ünsüzler, yaşlılar, hatunlar, aklı bir karış havalardaki delikanlılar, kızlar ve gıcır gıcır binmeye kıyamayacağınız ismini bilmediğiniz son model arabalar.

 

 

Ta ıraklara Miami’ye, Londra’ya, Dubai’ye, New York’a gitmeye, para harcamaya ne hacet, ha orası ha burası. Tek farkı çukurda olması. Yahu attığımı vs. zannetmeyin, parıltılı semtin geldiği konum bu, ne kadar övünsek yeridir. Fakat hepsini anlatsak yüreğimiz kaldırmaz. Gözlerim şahididir, siz de fırsat olursa Dar-ı Bekaya göçmeden tenezzül buyurun Çukurambar’daki dünyalıkları görmek için. Nasıl olsa camekanlara bakmaya, dolaşmaya para almıyorlar.

 

Rahmi Kızıltoprak