17 Ocak 1995’te Japonya’da
meydana gelen Kobe Depremi olarak da bilinen Büyük Hanşin depremi ciddi
kayıplara yol açmıştır. Yerel saatle sabah 05:46’da gerçekleşen deprem, Richter
ölçeğine göre 6.9 büyüklüğünde gerçekleşmiş ve sarsıntı sadece 20 saniye sürmüştür.
Deprem 1,5 milyon nüfuslu
kentte 6 bin 434 kişinin yaşamına mal olmuş, 30 binden fazla kişi
yaralanmıştır. 150 bin bina kullanılamaz hale gelmiş, 310 bin kişi ise evsiz
kalmıştır.
Kobe’de orduyu gönderme
emri, depremden dokuz saat sonrasına kadar verilmediği ve trafik yüzünden
askerlerin ayrıca beş saat daha geciktikleri ifade edilmektedir. İtfaiyeciler,
suları olmadığı için evlerin yanmasını izlemişler, çıkan yangınlarda enkazların
içinde insanlar yanarak can vermek zorunda kalmıştır. Ayrıca kente yiyecek ve
su taşıyan kamyonlar geç gönderilmiştir. Japon merkezi yönetiminin şehre ancak
2 gün sonra elini uzatabildiği anlaşılmaktadır. Örneğin; şehrin altyapısı
çöktüğü için uzun süre şehre su verilememiştir. Şehrin belediye başkanı bu
nedenle depremin üçüncü günü intihar etmiştir.
Kobe, büyük bir deprem olmaz
diye düşünülen bir yerdi. Bunun için Japonlar Kobe’de büyük bir depreme
hazırlıklı değillerdi.
Depremden sonra Kobe’yi
yeniden inşa etmekten Belediye Başkan Yardımcısı Takumi Ogawa sorumlu olan kişi
idi. Depremden on dört ay sonra Ogawa aracıyla akaryakıt istasyonunda durdu.
Şoförünü bir nedenle yanından gönderdi. Bir teneke gazyağı ile arabasına
binerek Kobe şehrine hâkim bir tepeye çıktı. Önce dizlerinin üzerine çöktü.
Kobelilerden tüm içtenliği ile özür diledi. Ardından bidondaki tüm gazyağını
üzerine döktü. Kendisini yakmasının sebebi ise Kobelileri yeni yapılan evlerin
içine zamanında yerleştiremediği içindi. Ogawa utancından intihar etmişti.
Şunu biliyoruz: Bizim
dinimizde intihar etmek haram ve en büyük günahlardandır. Ancak, fay hattı
üzerini yerleşime açanlar ve bu binalara ruhsat verenler için istifa etmemek,
istifayı kabul etmemek, istifası kabul edilmeyince utancından istifada
direnmemek, istifa etmeyenleri görevinden almamak, bunları da betondan-demirden
çalan hırsız müteahhitler ve bina kolonlarını kesen geri zekâlılar gibi birer
birer tutuklamamak dinimizde helal mi?
Seğmenoğlu