Deprem Gerçeği
Ülkemiz
bir deprem ülkesi. Bugüne kadar kaç kez deprem şiiri kaleme alma gereği duydum.
Neredeyse her 3-4 yılda bir ülkemizde büyük depremler olmaktadır.
24
Ocak 2020 günü saat 20.55'te, AFAD’a göre büyüklüğü 6,8 olan merkez üssü Elazığ'ın
Sivrice ilçesine bağlı Çevrimtaş köyü olan ve yaklaşık 22 saniye kadar süren bir
deprem meydana gelmiş, söz konusu deprem başta Elazığ ve Malatya olmak üzere
tüm Doğu Anadolu bölgesini etkisi altına almıştı. Depremde 37’si Elazığ’da, 4’ü
Malatya’da, 1’i Kahramanmaraş’ta, 1’i Diyarbakır’da ve 1’i Adıyaman’da olmak
üzere 44 vatandaşımız yaşamını yitirmiş, 1707 vatandaşımız ise yaralanmıştı. Bu
deprem meydana gelince duygularımı bir haiku ile paylaşmıştım:
Deprem
salladı
Elazığ,
Malatya’yı
Yurdum
üzüldü
Gözlerimizden
Matem
tutarak yine
Yaşlar
süzüldü
Çevrimtaş
köyü
Merkez üssü
olmuştu
Bu kez
depremde
Altı,
sekizdi
Depremin
büyüklüğü
Sorun
önlemde
Yüzlerce
canın
Enkazlarda
kalması
Bizi bitirdi
Kırk dört
vatandaş
Sarsıntılar
sonucu
Yaşam
yitirdi
Biz bir
milletiz
Yardıma
hemen koştuk
Çadırlar
kurduk
Kardeşlerimizi
Hiç yalnız
bırakmadık
Yanında
durduk
Deprem
öldürmez
Çürük bina
öldürür
Böyle
okuttuk
Deprem
unutmaz
Deprem
olacağını
Bizler
unuttuk
25 Ocak 2020
Bu
depremden sonra da bölgede çok sayıda irili ufaklı depremler meydana gelmiştir.
Depremler gittikçe bir önceki depremlere göre daha güneyde meydana geliyordu. Bugün
anlaşılıyor ki bu meydana gelen depremlerle faydaki enerji zamanla Kahramanmaraş’a
doğru birikim yapmış ve nihayet bu iki büyük depremi tetiklemişti.
Şimdi şu soru aklıma gelmektedir: Kahramanmaraş’taki
bu iki büyük deprem başka depremleri tetikler mi? Zira buradan da bir kısım
enerjinin daha güneye doğru hareket ettiği muhakkaktır. İnternette küçük bir
araştırma yapılınca tarihte Hatay’da, Suriye’nin ülkemize yakın birçok şehrinde
çok büyük depremler meydana geldiği görülecektir. Örneğin; 11 Ekim 1138'de Halep’te gerçekleşen ve bilim
insanlarınca insanlık tarihinde Shensi ve Tangshan depremlerinden
sonra en ölümcül üçüncü deprem olarak bahsedilen depremde 230 bin kişinin
öldüğünden tarih kitapları bahsetmektedir. Bir de o zamanlar nüfusun ne kadar az olduğu
düşünülürse depremin verdiği zarar daha kolay anlaşılabilir. Halepte’ki bu
depremden sonra aynı bölgede fay hattının kırılmayan kısımlarında yine çok
büyük başka depremler olmaya devam etmiştir.
Bu yüzden Kahramanmaraş depremlerinin sonunda faydaki
enerjinin boşaldığı düşünülmemeli, aksine daha güneye doğru enerji transferi
olabileceği hep akılda tutularak özellikle Hatay ve civarında her türlü tedbir
alınmalıdır.
Seğmenoğlu